Kemal Sunal, ailesi ve sevenleri tarafından ölüm yıldönümünde mezarı başında anıldı. Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki anma törenine,Kemal Sunal‘ın eşi Gül Sunal, oğlu Ali Sunal, annesi Saime Sunal, oyuncu Göksel Kortay, yakınları ve sevenleri katıldı. Anma merasimine sanatçının kızı Ezo Sunal’ın, yurtdışında olması nedeniyle katılamadığı öğrenildi.
Türk sinemasında başta İnek Şaban tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran Kemal Sunal, 7’den 70’e herkesin sevgisini kazandı. 1944 yılında İstanbul’da doğan Kemal Sunal, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Sanat yaşamına amatör olarak Zoraki Tabib oyunu ile atılan Sunal, bir süre Ulvi Uraz ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda çalıştı. Daha sonra sinemaya geçerek, önceleri bazı filmlerde önemsiz roller canlandıran Kemal Sunal, 1973’den sonra kalabalık kadrolu komedi filmleri ile üne kavuştu.
Türk sinemasının en büyük komedyenlerinden biri olan Sunal, peşpeşe çevirdiği filmlerle ticari açıdan büyük başarı kazandı. 1977’de Antalya Film Festivali’nde En başarılı erkek oyuncu ödülünü alan Sunal, oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi. 1974 yılında evlendi. Ali ve Ezo adlarında, biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu. 1990’lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayınlanmaya başladı; ama kendisi bu gösterimlerden hiç para kazanmadı.
12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü’nü 1995 yılında bitirdi ve master yapmaya başladı. Onu unutmamız mümkün değil! Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde öldü.
Ali Sunal, duygularını şöyle dile getird
“Babamı her gördüğümüzde gülümsüyoruz ama ölüm yıl dönümü olunca buruk oluyoruz. Yüzümüzde acı tebessüm oluyor. Sevenlerine çok teşekkür ediyorum. Onun anılarını saygıyla yad etmeye, filmlerini seyretmeye ve seyrettirmeye devam ediyoruz. Eşsiz bir sevgi. Bu sevgiyi anlamak isteyenin onun gözlerinin içine bakması yetiyor. Çok hak ettiği bir sevgiydi. İnşallah bu 15 seneyi de onunla yaşarız. Bizim en büyük zenginliğimiz bu. Kocaman bir aile olacağız. Sevgiyle birbirimizi kucaklamışız. 15 senede benim gördüklerimin özeti budur.“
Film burada bitmedi. Kuşkusuz. Yaşanacak çok şey vardı daha. Uzun yıllar ona güldük.
Aslında özel yaşamında onun yüzü gülmezdi, “ciddi” bilinirdi. Oysa kameranın karşısında yıllarca güldürmeyi başardı. İnek Şaban tiplemesiyle belleklere kazınan, yıllarca halkın sevdiği, eski filmlerine gösterilen yoğun ve kesintisiz ilgi nedeniyle entelektüellerin sosyal bir fenomen olarak ele alma gereği duyduğu bir oyuncu olması ona 90’lı yılların TV ekranını açtı.
Ve belki de hayatının hatasını yaptı. Üniforma giydi. Bu kez üniformayı giymesi Politzei’de olduğu gibi doğrudan kara mizah için değil, dosdoğru kahramanı temsil etmek içindi. Ve eskiden yerden yere vurduğu otoriteyi bu kez bir başka yolla temsil etti. Üzerine uymadı bu üniforma, adeta kaydı. Halk yıllar sonraki bu Kemal Sunal’ı çok sevmedi. O, 90’ların trendi içinde eski filmleriyle varolmuştu ama varolan trend içinde yeni bir rüzgar estirememişti. Bir konuşmasında, “Bana otorite yakışmıyor, otoriteyi ne kadar tiye alsanız da halk bunu sevmiyor. Yanlış hareket ettim diyerek TV macerasının hayalkırıklığını özetleyecekti.
Yıllar sonra gelen Propoganda ile giydiği üniforma da filmin sonunda üzerinden kaymak zorunda kalmıştı. O otoritenin değil, halkın bir yansıması olamak zorundaydı.
3 TEMMUZ 2000 İSTANBUL HATIRALAR VE OYUNCULUK KARİYERİ BOYUNCA ROL ALDIGI 82 FİLİMLE GÖNÜLLERDE TAHT KURARAK VEDA ETTİ