Kan grubu ve kan nakli insan sağlığı için en önemli etkenler arasında yer alıyor. Avusturya kökenli ABD’li immünolog ve patolog Karl Landsteiner, başlıca kan gruplarını bulması ve kan naklinin tıpta basit bir işlem haline gelmesini sağlayan ABO kan grupları sistemini geliştirmesiyle 1930 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü aldı.
Doğal olarak bu kadar önemli bir kişilik doğum günüde Google anasayfasında Doodle olarak yerini aldı. Bugün Karl Landsteiner’in 148. Doğum Günü ve Google, Karl Landsteiner’in 148. Doğum Günü’nü bir Doodle ile kutladı.
Peki Karl Landsteiner kimdir?
Karl Landsteiner Avusturyalı bir hekimdir. Viyana Tıp Fakültesinden mezun oldu. Seroloji ve immünolojiye yönelmeden önce tıbbın değişik alanlarında (kimya, patoloji, bakteriyoloji) uzun süre çalıştı. 1900 yılında, kendisininkilerle ile birlikte beş meslektaşının serum ve yıkanmış eritrositlerini ayırarak bunları tüm olası bileşimlerde birbirleriyle karşılaştırdı ve bazı bileşimlerde aglütinasyon olduğunu, bazılarında ise olmadığını gözlemledi. Bu şekilde A ve B grupları ve bu iki antijeni taşımayan C grubu (sonradan O oldu)** tanımlanmış oldu. 1902’de iki çalışma arkadaşı bu üç gruba AB grubunu eklediler. Landsteiner daha sonraki yıllarda M, N ve P gruplarını bulmuş, soğuk antikorlar üzerinde çalışmış ve 1904’de Avusturyalı hekim Julius Donath ile birlikte paroksismal soğuk hemoglobinürisi’ nden sorumlu bifazik antikoru tanımlamıştır Landsteiner 1929’da ABD uyruğuna geçmiş ve 1930’da Nobel fizyoloji ve tıp ödülünü kazanmıştır.
Karl Landsteiner kanı gruplara ayırdı!
Karl Landsteiner 1901’de, alyuvarlarda hücre zarının dış katmanına bağlanan antijenlerin türüne göre insanda en az üç kan grubu olduğunu gösterdi; bu grupları A, B ve O olarak adlandırdı. Bir yıl sonra, A ve B antijenlerinin ikisini birden taşıyan ve AB antikorları içermeyen AB grubu bulundu. Landsteiner, 1927’de M ve N gruplarını, 1940’ta ilk kez bulunduğu maymun türünün adını taşıyan Rhesus (Rh) faktörünü saptadı. Rh faktörü, anne ve dölütün kanında ortaya çıkabilen ve düşük, ölü doğum ya da yeni doğanda ölümcül bir hastalığa yol açan bir dizi tepkimenin temelini oluşturuyordu.
Landsteiner’in çalışmaları adli tıbbın gelişmesine önemli katkılarda bulundu; babalık ve cinayet davalarında kan gruplarının güvenilir birer kanıt olarak kullanılmasını sağladı. Kan gruplarının belirli genler aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarıldığının kanıtlanması, kalıtım ve antropoloji araştırmaları için de etkili bir yöntem sağladı.
Landsteiner 1909-1919 arasında Viyana Üniversitesi’nde, 1922-1943 arasında New York kentindeki Rockefeller Tıp Araştırmaları Enstitüsü’nde patoloji dersleri verdi. Başlıca yapıtı, bağışıklık kimyasının kurulmasına katkı niteliğindeki The Specificity of Serological Reactions ‘dır
Karl Landsteiner 1930 yılında Nobel kazandı
Karl Landsteiner immunitenin basamaklarını araştıran ilk bilim adamlarından biridir ve serolojinin kurucusu olarak tanınır. İnsan kanının birden fazla tipi olduğunu kanıtlamış ve hemablütinasyona dayanan ABO sistemini ortaya koymuştur. Kan gruplarının bulunuşu tıp uygulamasında kan transfüzyonunu rutin hale getirmiştir. Landsteiner bu buluşuyla, 1930 yılında tıp veya fizyoloji alanında Nobel ödülüne layık görülmüştür.Bu çalışma, filateli aracılığıyla kan gruplarının keşif sürecine ve bu keşfin arkasındaki hekim olan Karl Landsteiner’ın hayatına genel bir bakış sunmayı hedeflemektedir.
Yirminci yüzyıldan önceki kan nakli denemeleri vahim ve düş kırıklığına sebeb olacak sonuçlar vermişti. 1900 yıllarında Karl Landsteiner kanın dört ana grupta olduğunu, bu grupların kişiden kişiye farklı bulunduğunu gösterdi. Bu gruplama ABO sistemi olarak bilinir. Landsteiner’in buluşu kan naklinde emniyetlilik yolunu açtı. 1940 yılında yine Landsteiner ve çalışma arkadaşı Amerikalı Patolog Alexander S.Wiener, kan gruplamada yeni bir sistem keşfettiler. Rhesus türü maymunlarda yapılan çalışmalarla ortaya çıkarılmasından dolayı bu sisteme “Rh sistemi” denildi.
ABO sistemi: Bu sisteme göre her kişi dört kan grubundan birine girer. Gruplar A, B, AB ve 0’dır. Ayırma işi, kırmızı kan hücreleri ve plazmada bulunan özel proteinlere göredir. Plazmadaki proteinler “aglutininler”, alyuvarların üzerindekiler ise “aglutiojenler” olarak adlandırılırlar. A ve B diye adlandırılan iki cins aglutinojen, a (alfa) ve b (beta) olarak adlandırılan iki cins aglutinin vardır. A grubu bir kişi alyuvarlarında A aglutinojenini ve plazmasında b aglutinini taşır. Bu kişinin kanı B aglutinojeni ve a aglutinini taşıyan B grubu bir kişiye verilirse alcının kanındaki a aglutininleri verenin A aglutinojeniyle birleşir ve çöker. Bu çökme vücudun her yanında olur ve hayatla bağdaşmaz. Verilen kan oldukça az miktardaysa ortaya çıkan az miktar çökelti, çeşitli damarları tıkayarak birçok organlarda hasar yapar.
AB grubundaki kişiler A ve B aglutinojenlerine sahiptirler. Ancak bunların plazmasında aglutinin bulunmaz. 0 grubunda ise hiç aglutinojen olmayıp a ve b aglutininleri vardır. Tabloda kan gruplarına göre aglutinojen ve aglutininler gösterilmiştir.