Her hastalık, kişinin hayatına doğrudan travmatik bir etki yapar. Hastalığın kişiyi ne kadar etkileyeceği, kişinin genel ruh sağlığına, hastalığın nasıl algılandığına, psiko-sosyal desteklerine, hastalığın hayata yansıyan zorluklarına bağlı olarak değişmektedir. Bu nedenle tekil olarak hastalığın değil aynı zamanda onun yarattığı ruhsal çöküntünün tedavi edilerek, hastanın bir an önce duruma uyum sağlaması ve tedavi sürecinde ayakta kalması sağlanmalıdır.
Her hastalık mevcut hayat düzenini bozar
Hastalık sadece bedeni etkileyen bir durum değildir, her bir hastalık mevcut hayat düzenini bozar. Hatta çoğunlukla (hastalığın seyrine ve tedavi durumuna göre) kişiler yepyeni bir düzen kurmak durumunda kalır. Bu nedenle kişinin ruh halinin de yeni düzene uyması sağlanmalıdır. Tedavi süreci bedensel, ruhsal ve çevresel tüm dinamikleri kapsamalıdır. Bu ögelerden birinin bile eksik olması iyileşme sürecini yavaşlatacaktır.
Toplumsal olarak, sadece psikiyatrik bir hastalık varsa psikolojik destek alınması gerektiğine dair bir yanılgımız var. Oysaki ruh ve beden varlığımızın iki ana parçasıdır. Bu iki parça birbiriyle etkileşim içindedir, hatta ruhun bedeni etkileme gücü daha yüksektir. Modern bilim bu etkileşimi artık kabul etmekte ve ruh sağlığının önemine dikkat çekmektedir. Bu gelişimi toplumsal düzeyde kabul edip, fiziksel hastalık tedavilerinde psikolojik desteği ihmal etmemek gerekmektedir. Özellikle de fatal hastalıklarda ve terminal dönem hastalarında psikolojik destek çok daha fazla önem arz etmektedir.
Psikolojik desteğin amaçları
Uzm. Psk. Ela Reyhanlıoğlu, psikolojik desteğin amaçlarını şöyle sıraladı:
– Psikolojik acıyı azaltmak,
– Psikososyal uyumu sağlayarak yaşam kalitesini artırmak,
– Hastalığı inkar etme evresinden çıkıp, hızlı şekilde tedavi arayışına girmesini sağlamak,
– Hastalıkta ve yaşamlarında kendi denetimlerinin olduğu duygusunu geliştirip artırmak,
– Yeni bir yaşam ve gelecek planı oluşturmada destek,
– Hasta, aile ve sosyal çevre ile etkileşimi güçlendirmek,
– Hastanın geçmişteki güçlü yönlerini harekete geçirip hastalıkla baş etmede başarılı yollar bulmak,
– Öfke, kızgınlık, suçluluk gibi duygu ve tepkilerin serbestçe ifade edilmesini ve hastalıkla ilgili düşüncelerin anlatılmasını cesaretlendirmek.