Bu ay Citroen C4 Cactus, test için aldığım andan itibaren bütün bakışları üzerine topladı. Daha iş yerinin otoparkına girdiğimizde ilk talibi çıktı. Eh benim kullandığım Cactus’ün rengi de yakıyordu.
Otoparka park ettiğinizde, yıkamaya bıraktığınızda ister istemez başlıyor insanlar size yaklaşmaya. Önce ‘Neydi markası?’ sonra ‘Bu ne olmuş ya? Kaç lira? Çok benzin yakıyor mu?’ ardı ardına gelen sorular oluyor. Benim de aklıma öğrencilik yıllarım geliyor. Öğrencilik yıllarımı göze batmadan geçirmeyi çok istemiştim. ‘Şöyle sıradan olayım da sözlüleri, etkinlikleri fark edilmeden atlatayım’ durumlarım ise hep başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Cactus de işte tam da bu noktada, tasarımı ile fark edilmemeyi imkansız kılıyor. C ve B Crossover segmentlerinin tam ortasında, göz alıcı haliyle yerini alıyor.
İçi hava dolu kapsüller Önce dış tasarımdan başlayalım. En dikkat çeken tarafı, hani otoparka girerken, park ederken, kaldırıma, dubaya küçük dokunuşlar sergilediğimiz sırada çizilen kısımlar vardır ya, işte o noktalar airbump’la koruma altına alınmış. Airbump, Citroen tarafından geliştirilen ve isim hakkı alınan estetik ve fonksiyenel içi hava dolu kapsüller. Termoplastik poliüretan adlı özel malzeme, renk atmama özelliği de taşıyor. Dört farklı renk seçeneği bulunan airbump’ı otomobilin rengiyle kombinleyebiliyorsunuz. E kendine has bir tasarımı var demiştik! Led gündüz farları ve airbump’ların içine yerleştirilmiş farlar ve akıcı çizgiler, şahane renklerle birleşiyor.