Çok yakında Bağdat Caddesi mağazasını da açacak olan markanın özünü duyumsallık daha doğrusu beş duyuya hitap etmesi, otantiklik, doğal ve organik izlenebilir içerikler oluşturuyor diyebiliriz. Fitoterapi ve aromaterapi ilkelerini takip ederek geliştirilmiş yüksek kaliteli güzellik ürünleri ve kokular sunan L’occitane’ın alametifarikası ise kesinlikle paraben, mineral yağ ve hayvansal içerik kullanmaması…
Ünlü kozmetik markaları bildiğinizin aksine formüllerini laboratuvar ortamlarında hazırlamıyor. Bir çoğu deyim yerindeyse dünyayı keşfe çıkıyor. Bitkilerin sırlarını çözünce kendi tarlalarını kurmaya kadar gidiyor iş. Badem çekirdekleri ve ölmez otu kremleri hayatımızda yerini bu şekilde aldı.
Badem çekirdekleri ile yaptıkları selülit bakımları, ölmez otunun cildin sihirli ilacı gibi oluşu uzun yıllar yapılan keşfi yolculuklarının buluşları. Ki L’Occitane bunları en iyi yapan markalardan biri. Ölmez otu yüzünden Korsika’da büyük ölçekli tarım alanları kurmaktan çekinmediler ki hâlâ en çok satan kremleri ölmez otu içerenler. Cildin kolajen üretimini 6 kata kadar artıran bitkinin sırrını, keşif yolculuğunu ve güneşin bitmeyen enerjisini hayatımıza taşımalarını L’Occitane Genel Müdürü Pınar Akçam ile konuştuk.
– Badem çekirdeklerinin bir aylık düzenli kullanımda çok iyi geldiği konuşuluyor açıklar mısınız?
En önemli özelliği kan dolaşımını uyarır ve yağ yakımını artırırken yağ tutuşunu azaltıyor. Ürünlerin içindeki pürüzsüzleştirici badem proteinleri ve canlandırıcı ölmez otu hem eski yağ hücrelerinin azalmasına yardımcı olurken, hem de yeni oluşan yağ hücrelerine etki ederek oluşumlarında gözle görülür derecede azaltıyor. In Vitro testleriyle de desteklenen yağ yakımını 7 kata kadar hızlandırma özelliği de bulunuyor. Her üründe olduğu gibi bu ritüeli düzenli olarak uygulama sonucu hızlı ve etkili sonuçları alınıyor.
– Su içmek dışında cildimiz için neler yapmalı?
Tabii ki düzenli egzersiz, bu ürünleri kullandığımız dönemde hayatımıza ekleyeceğimiz günde yarım saat veya 45 dakikalık egzersiz daha hızlı ve hedefe yönelik sonuçlar almamızı sağlar. Ayrıca her zaman olduğu gibi beslenme konusunda da özenli ve bilinçli olmamız önemli. Tüm bu bileşenleri ne kadar birlikte ve doğru uygularsanız, sonuçlar o kadar güzel ve kalıcı oluyor.
– Ölmez otunun kırışıklıklara nasıl bir faydası var?
Ölmez otu (Immortelle) ebedi çiçek olarak tanınır: koparıldıktan sonra bile asla solmaz. Organik esansiyel yağı eşsiz yaşlanma karşıtı özelliklere sahip aktif moleküller açısından zengindir. On yıldan daha uzun bir süre önce marka Korsikalı ölmez otunun olağanüstü yaşlılık karşıtı gücünü ortaya çıkarıp patentledi. Ölmez otunun farklı çeşitleri farklı coğrafyalarda yetişiyor ancak, Korsika’da yetişenler yüksek yoğunlukta etken madde içeren yegâne çeşidi.
– Kendi tarım alanlarınız bulunuyor değil mi?
Korsika’yı ve ölmez otunu keşfettikten hemen sonra doğanın dengesini koruma amaçlı olarak büyük ölçekli tarım alanları kurma kararı aldık. Amaç, Divine kremimizin içeriğini sağlarken aynı zamanda yabani ölmez otu türlerinin korunmasını sağlamaktı. 2001’den bu yana laboratuvarlarımız ciltteki yaşlanma belirtilerinin önlenmesinde ve onarımında önemli bir ilerleme kaydetti. Bugüne kadar, Fransa’da Korsika makilerinin altın güneşi olan ölmez otuna ait beş patentimiz bulunuyor. Bu koparıldığında bile solmayan çiçek; sonsuzluğa ithaf edilebilecek yegane hediye.
– Nasıl keşfedilmişti bir hikayesi var mı?
Ölmez otu içeriğimizin keşfi Oksitanyalı kadının güzellik ritüellerinden ilham alınarak keşfedildi. Ölmez otu Akdeniz geleneğinde morarmaları önleyici, anti-enflamatuvar ve şifa verici olarak bilinen tıbbi özellikleri olan bir bitki.
L’Occitane’ın doğuşu, Olivier Baussan’ın, yani doğduğu topraklara tutku ile bağlı bir çocuğun hayalinin gerçekleşme hikayesi. Tüm dünya sadece kimyasallardan bahsederken, bitkilerin gücüne tutkuyla kendini adamış 23 yaşındaki bir adamın 1976 yılında şişelemeye başladığı bakır bir imbikten damıtılan aromatik bitkiler ile başlamış bir serüveni. Lavanta ve Mine Çiçeği ile başlamış, Shea yağı, ölmez otu, badem gibi her biri hikayelerle örülü içeriklerle geliştirilen ürünlerle marka bugünlere kadar geldi. Bitkilerin peşinde koşarken Oliver Baussan’ın, belki de L’Occitane’ın kaderini belirleyen en önemli keşiflerden biri, 1980 yılında Burkino Faso’ya yerleşmesi ve Shea yağını keşfetmesi.
Hızlı sonuçlar ve güzel bir görüntü için markanın badem serisi çok etkili. Günlük duş jeli olarak ölü derileri temizlerken ve selülite neden olan yavaşlamış kan dolaşımını düzenleyen peelingle destekleniyor. Ve tabii Beautiful Shape & Shaping Delight’ı da yaz mevsimi başlamadan hayatın içine dahil etmek gerek.
– BB ve CC kremlerinizin de çıktığı doğru mu? Çağın mucizesi olan bu kremlere sizin nasıl bir dokunuşunuz oldu?
Evet geçen yılın sürprizi olarak CC ve BB kremlerimiz çıktı. En önemli dokunuşumuz elbette doğal ve organik içeriklerimiz kullanılması. Aynı zamanda bakım yapma yani cildin kalitesini bir sonraki aşamaya taşıma özelliklerine de sahipler. BB kremimiz cilde görsel renk eşitliği, ışıltı ve pürüzsüzlük katarken, içerdiği ölmez otu esansiyel yağları ile cildin güçlenmesine, beslenmesine ve sıkılaşmasına da destek oluyor. CC kremlerimiz ise şakayık özlerine CC pigmentleri ve ışıltı veren inci partiküllerinden oluşan bir formül eklenerek oluşturulmuş bir ürün.
– İnsanların ısrarla istediği hangi ürünleriniz var?
En çok tercih edilen ilk 5 ürünümüzden bahsedebilirim. Divine Cream en çok satan ürünlerimizde başı çekiyor. Sadece kremi değil, şu an genişlemiş ürün gamı ile Divine serisinin göz kremi serumu da revaçta.