Mary Katrantzou, renklerle ve desenlerle oynayıp onları kumaşlara yansıtmayı çok seviyor. Her ne kadar kendisi siyahtan başka renk giymese de renkli elbiselerini Hollywood yıldızları çok seviyor.
Aslında mimarlık eğitimi alırken nasıl yön değiştirdiniz?
Annem endüstriyel tasarımcı olduğu için küçüklüğümden beri tasarımla iç içeydim. Rhode Island School of Design’da mimarlık eğitimi almak için Amerika’ya gittim. Orada şu andaki erkek arkadaşımla tanıştık. Bir süre sonra onun iş için Londra’ya gitmesi gerekti, “Sen de gelir misin?” diye sordu. “Evet,” dedim. Aslında altı ay kalıp dönecek ve okulumu bitirecektim ama öyle olmadı. İki yılın sonunda eğitimime Central Saint Martins’de tekstil tasarımı bölümünde devam ettim. 2005’te mezun olduktan sonra da yönümü tekstil tasarımından baskılar üzerine yoğunlaştığım hazır giyime çevindim. Zaten okuldayken baskılı kumaşların kadın vücudunun biçimini nasıl farklı gösterebileceği konusuyla ilgileniyordum. Her şey bir tesadüften ibaret yani.
Okuldan mezun olur olmaz kendi markanızı yaratırken zorlandınız mı?
Babam asla modacı olmamı istemiyordu. Kendi markamı yaratmak istediğimi söyleyince, “Sana bu maddi olarak son desteğim, eğer başaramazsan artık Atina’ya dönüyorsun,” demişti. Okuldaki moda profesörüm Louise Wilson’a çok şey borçluyum, pekçok ünlü modacı gibi. O sadece bir öğretmen değildi, bizim içimizdeki yeteneklerimizi ortaya çıkarmamızı sağlayan kişiydi. Okuldan sonra da bir arkadaş olarak da çok desteğini gördüm. Kendimi güvenmemi ve risk almamı o sağladı.
Kısa sürede gelen başarınızda Yunanlı otantik yanınızın etkisi ne kadar sizce?
Ben Yunanistan’da büyüdüm ama hayatımın uzun bir bölümünü ABD’de ve Londra’da geçirdim. Tüm ekibim ve hayatım Londra’da. Köklerim ile yaşadığım modern hayat arasında bir denge kurmaya çalışıyorum. Elbette büyürken hafızama yerleşen pekçok şey tasarım yaparken ortaya çıkıyor ama günlük rutinimden de pekçok şey var tasarımlarımda…
Standart bir gününüz nasıl geçer?
Ben biraz geç kalkarım. 10 gibi. Sonra evde kahvaltı e-maillere bakma faslı olur. 12 gibi atölyeme giderim. Gün boyunca işin karar verme ve organizasyon kısmıyla ilgili çalışıyor oluyorum. Çünkü atölyedekilerle organize etmemiz gereken pekçok farklı şey oluyor. Saat 9 gibi eve dönüyorum. Sevgilimle biraz vakit geçirdikten sonra asıl çalışmaya gece yarısından sonra başlarım. Çünkü kimsenin beni rahatsız etmediği ve kendi kendime kaldım zaman bu. Neredeyse sabaha kadar çalışırım. Bir de hafta sonlarını iyi değerlendiririm. Çalışmadığım bir hafta sonu hatırlamıyorum.
Pekçok marka ile işbirliği yapıyorsunuz. Hemen aklımıza gelenler Topshop için uygun fiyatlı kıyafetler, Gianvito Rossi için ayakkabılar, Longchamps için çantalar, Moncler için kışlık montlar, Current Elliott için jean’ler ve en son adidas için ayakkabılar…
Kendi markamla yapamayacağım tasarımları beğendiğim diğer markalarla yapmayı seviyorum. Mesela Gianvito Rossi için ayakkabı, Longchamps için çanta tasarlamak aynı zamanda benim için de deneme oldu. Kendi markamda yapamayacağım ama tasarlamayı çok istediğim jean’ler için de Current Elliott harika bir fırsattı. Şimdi kendi markam için de çanta tasarlamaya başlıyorum. Bir de geçen gün bir arkadaşım için ilk gelinliği tasarladım. Sanırım önümüzdeki günlerde gelinlik koleksiyonu da yapacağım.
Renklerle oynamayı çok seviyorsunuz. Size renklerin prensesi diyorlar Bir kozmetik markası yaratmayı düşünür müsünüz?
İyi bir marka ile işbirliği olursa kozmetik işini düşünebilirim. Ama tek başıma böyle bir şeye gerçekten vaktim yok. Çünkü tasarlanacak çok fazla koleksiyon, katılacak moda haftaları, dolaşılacak çok fazla şehir var.
İlk kez İstanbul’a geliyorsunuz, ençok neleri sevdiniz?
Evet, gelmek için çok geç kaldığım bir şehir. İki gündür buradayım, harika yemekler yedim, muhteşem binalara rastladım. Yarın Topkapı Sarayı ve Kapalıçarşı’yı görmek için sabırsızlanıyorum. Cuma gününü tatil alıp bir gün daha kalabilir miyim diye planlar yapmaya başladım bile (Gülüyor).
Mary Katrantzou’yu Hollywood ünlüleri çok seviyor. (Soldan sağa) Anne Hathaway, Resse Witherspoon, Jessica Alba ve Marion Cotillard