Alzheimer’dan korunmak için bunu yapın

Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç, az hareket eden, çok televizyon izleyen ve yalnız yaşayan kişilerde zihinsel işlevlerin daha kötü olduğunun görüldüğünü bildirdi.

Bilgiç, Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla Şişli’deki Türkiye Alzheimer Gündüz Bakımevi’nde düzenlenen basın toplantısında, alzaymır konusunda geçmişte yapılan ve olumlu sonuç alınamayan aşı çalışmalarından gerekli dersler çıkarılarak, bu doğrultuda atılan adımların tekrar hız kazandığını belirtti.

Tanı ve tedavi alanında kaydedilen umut verici yenilikler olduğuna dikkati çeken Bilgiç, bugün alzaymır tanısı için en önemli tetkiklerden birinin halk arasında “belden su alma” diye bilinen beyin-omurilik sıvısı analizi olduğunu, bu analizde hastalıkta biriken proteinlerin yansımalarına bakıldığını aktardı.

Bilgiç, bu yöntemin kan alma işlemi kadar kolay olmadığını, bu yıl yapılan bilimsel çalışmaların, basit bir tükürük analizinin hastalık tanısında yardımcı bir yöntem olabileceğini gösterdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Gelecek için umut vadeden bu basit yöntemin rüştünü ispat etmesi için daha geniş ve kapsamlı çalışmaların yapılması gerekiyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar da alzaymır hastalığının köklerinin çocukluk çağına kadar inebildiğini ve çalışkan bir beynin alzaymıra daha az oranda yakalandığını gösterdi. İsveç’te yapılan bir çalışma kapsamında ise yaşlı kişilerin geçmişlerine dönülerek 10 yaşındaki okul karnelerine bakıldı. Karneleri kötü olanlarda bunama riskinin daha yüksek olduğu, karneleri pekiyi olanların ise daha az oranda bunama geliştirdikleri görüldü.”

Bilgiç, Ayrıca ilkokul eğitiminin üzerine eğitim alanlarda ve yüksek eğitimine devam edenlerde ve karmaşık işlerde çalışan kadınlarda bunama riskinin daha düşük olduğunun ortaya çıktığını vurgulayarak, “Az hareket eden, çok televizyon izleyen ve de yalnız yaşayan kişilerde zihinsel işlevlerin daha kötü olduğu görüldü” ifadelerini kullandı.

Son bilgiler doğrultusunda alzaymırdan korunmak isteyenlerin hareket etmesi, dostlarıyla komşularıyla akrabalarıyla bol bol güzel vakit geçirmesi ve zihnini çalıştıracak faaliyetlerde bulunmasını öneren Bilgiç, gelecek kuşaklara da bu doğrultuda yüksek ve kaliteli eğitim sağlanması gerektiğini kaydetti.

BESLENME TARZI ETKİLİ
Bilgiç, beslenme tarzının da alzaymır hastalığının yavaşlaması üzerinde büyük etkisi olduğunu belirtti.

Akdeniz tipi diyetin hem alzaymırdan koruduğunu hem de hastalığı yavaşlattığını aktaran Bilgiç, bu konuda düzenli egzersizin de önemli olduğunu ifade etti.

Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu da derneğin, hastaların kısa ve uzun süreli kaliteli vakit geçirmeleri ve bakımları için gündüz bakımevleri, yatılı bakımevleri ve rehabilitasyon merkezleri oluşturma çabasını artan bir gayretle sürdürdüğünü aktardı.

Yatağa bağlı hastalar için başlatılan ve her hastaya dört kez ikişer saatlik hemşire ziyareti şeklinde tasarladıkları ücretsiz “evde bakım hizmeti” kapsamında, 200’den fazla ziyaret gerçekleştirdiklerini bildiren Kulaksızoğlu, “Bu hizmeti 15 yıldır sürdürüyoruz. Okmeydanı’ndaki gündüz yaşam evinde haftada 30 farklı hastaya ücretsiz bakım ve rehabilitasyon sağlıyoruz. Gündüz bakımevlerinin ülkenin başka bölgelerinde yaygınlaşmasına da liderlik ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Dünya Alzheimer Federasyonu’nun 2014 raporuna göre, dünyada 44 milyon alzaymır hastası var. Bu sayı 2030’da 76 milyona ulaşacak. Türkiye’de ise 350-400 bin alzaymır hastası olduğu tahmin ediliyor. Yaşlı nüfusun artış hızı göz önüne alındığında, 2050’de dünya çapında 135 milyon demans hastası olması bekleniyor.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir