Gabriel Coco Chanel 1922 yılında arkadaşı Jean Cocteau’ya mektubunda Dadaizm akımının kurucuları arkadaşları Max Ernst ve Paul Eluard ile zaman geçirmek, Tyrol Alplerine seyahat etmek istediğini haber verir. 1920’lerde Salzburg, Max Reinhardt ve Richard Strauss organize ettiği yaz festivalleri ile kültür gezilerinin Avrupa merkezi halini almıştır. Ama asıl hikaye Gabrielle Coco Chanel’in Mittersills’in sahibi Baron Van Pantz ile 1950’li yıllarda yaşadığı romantik ilişkideki bir asansör yolculuğu ile başlar. Bu yolculuğun ilham noktası ikonik siyah ceket olur…
Bu hikayeyi Karl Lagerfeld’in yorumu ile Chanel için deneyimlemek üzere 2 gün 2 gece Salzburg’da zaman geçirdim. Uzun hikayeyi Vogue Türkiye Ocak sayısı sayfalarında sizinle paylaşacağım. Şimdilik kısa versiyon.
Salzburg’a vardığımız akşam Pharell ve Cara’nın başrolünü üstlendiği Amanda Harlech Jean, Baptiste Mondino gibi isimlerin cameo yaptıkları Karl Lagerfeld’in yönettiği “Re-enkarnasyon” filminin galasındaydık. Karl Lagerfeld’in Chanel için çektigi kısa filmler arasında, şu ana kadar kesinlikle en favori filmim. Süper modern bir hikayeleştirme ve de eğlenceli. Dans sahnesinde Cara ve Pharell’in dinamikleri çok güzel ekranda inandırıcı. Ayrıca Cara’nın sesi de bayağı güzelmiş. Akşamın geri kalan zamanında şarkı dilimden hiç düşmedi.
Karl Lagerfeld’in yönetmenliğini üstlendiği “Re-enkarnasyon” film karesi. Fotoğraf hakkı: Chanel
Ve 2. gece Leopoldskron sarayında yer alan defileden notlar:
Lara Stone siyah takımı ve siyah ceketi…
Kafalarına tüy kondurulmuş şapkalar…
Ceketlerdeki el ile işlenmiş kol detayları…
Beyaz takımların serisi, Binx Wilton’ın kombini…
Uzun çiçek desenli çoraplar ile giyilen cloglar…
Ve Karl Lagerfeld’in Avusturya Prensesi Sissi’den esinlendiği ve Cara’nın giydiği beyaz tüllü elbise…
Karl şovun sonunda süper nazikti, tüm odalara gelip herkese selam verdi.
After party’de ise rönesans tablolarını anımsatan enfes masalar kurulmuştu.