Çocukların velayetinin kime ait olacağı sorusu boşanmaya karar vermeye çalışan eşleri belki de en çok düşündüren husus. Her olayı kendi içinde değerlendirmek gerekse de bu konuda Yargıtay kararlarıyla ilke haline gelmiş, yol gösterici bazı genel kurallar var. Velayet hakkı kanun gereği sadece anne-babaya tanınan bir haktır. Medeni Kanuna göre evlilik devam ettiği sürece anne-baba velayeti birlikte kullanır. Akrabalık derecesi ne olursa olsun, başka kişilerin velayet hakkı olmaz. Ancak şartları varsa vesayet söz konusu olabilir.
Çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olması halinde velayet anneye verilir. Bu temel kuraldır. Çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacak ya da hemen meydana gelecek bir tehlikenin varlığı kanıtlanmadıkça velayetin anneye verilmesi ilkesi, Yargıtayca istikrarlı olarak uygulanır. Hangi yaş grubu çocukların anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu sorusu, her olayın özelliğine göre değerlendirilir. Bu konuda tarafların istekleri, çocuğun arzusu, pedagog, psikolog veya sosyal hizmetler uzmanının görüşü mahkemelere yol gösterici olur. Küçük yaştaki çocukların anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu tartışmadan uzak bir konu olarak kabul edilir.
Yargıtay, anne bakım ve şefkatine muhtaç bir çocuğun anne velayetine verilmemesi için “annenin vesayet altında olması”, “cezaevinde olması”, “annenin çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalığa tutulmuş olması”, “annenin iffetsiz bir yaşama sahip olması ” gibi olağan dışı durumların varlığını arar.
Velayet düzenlenirken çocuğun yararı öncelikle değerlendirilir. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu, sağlık kurumlarından yararlanma kalitesi, eğilimleri, ailenin parçalanma olgusunu en az hissetmesi, anne sevgisine ihtiyacı gibi etkenler mutlak surette birlikte göz önünde bulundurulur. Çocuğun alıştığı ortamdan ayrılmaması velayetin düzenlenmesinde dikkate alınan bir diğer önemli husustur. Çocuk boşanmadan en az şekilde zarar görmeli, hayatında oluşacak değişiklik asgari seviyede tutulmalıdır. Yine velayet düzenlenirken kardeşlerin birbirinden ayrılmamasına özen gösterilir. Zira; kardeşlerin birbirinden ayrılması ruhsal sıkıntılara sebebiyet verebilir. Kardeşlik ilişkilerinin zayıflaması, çocuklardan (en azından) birinin alıştığı çevreden uzaklaşmak zorunda kalması gibi olumsuzluklar göz önüne alınarak mümkün mertebe tüm çocukların velayetinin tek bir tarafa verilmesine çalışılır. Bazen çocuk yaş itibariyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duymayabilir. Ancak babanın özel durumu sebebiyle velayet yine de anneye verilebilir. Örneğin babanın alkol bağımlısı olması, sık sık evden uzaklaşmasını gerektiren bir mesleğinin olması, kötü yaşantıya sahip olması gibi durumlarda da velayet anneye bırakılır.
İyiyi kötüden ayırt etme gücüne sahip çocuğun ya doğrudan mahkemede ya da aile mahkemesinde görevli uzmanlar tarafından dinlenerek velayet konusundaki görüşünün alınması uygulamada sıklıkla başvurulan bir yoldur. Diğer tüm etkenlerin yanında Yargıç, çocuğun kararını da mutlak surette dikkate alır. Son olarak; Yargıtay velayeti kamu düzenine ilişkin olarak değerlendirir. Yani; eşler velayetin hangi tarafta olacağı hususunda anlaşmış olsa bile mahkeme tüm bu hususları yine de değerlendirir ve anne-babanın bu konudaki kararıyla bağlı olmaksızın çocuğun menfaati neyi gerektiriyorsa, o doğrultuda velayet düzenlemesini yapar. Zira; velayet konusunda en önemli husus çocuğun yararıdır.