Balın faydalarına geçmeden önce marketlerde, internette veya pazarda satılan ballar hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum. Balın kalitesi hangi arılardan elde edildiğine ve üretim sürecinde kullanılan yöntemlere bağlıdır. Örneğin balın antioksidan etkisi arıların hangi çiçeklerden bal ürettiğine göre değişebilir. Aynı şekilde besin değeri, şeker içeriği ve sağlığa faydası arıların özelliğine bağlıdır. Şu şekilde düşünebilirsiniz, çiftlikte hiç güneş görmeden, besin destekleri ile kısa sürede anormal şekilde büyütülen tavuklar nasıl doktorlar ve beslenme uzmanları tarafından önerilmiyorsa bal içinde aynı şey geçerlidir. Sonradan şeker eklenmiş ve arıların doğal ortamda üretmedikleri ballar yarardan çok zarar getirebilir.
Maalesef balı tadarak veya renginden iyi mi yoksa kötü mü olduğunu ayırt etmek çok zordur. Balı ambalajlı olarak marketten alıyorsanız ambalaj etiketinde yer alan “içindekiler” bölümünü okuyarak sonradan şeker eklenip eklenmediğini öğrenebilirsiniz. Ayrıca balı üreticisinden alma imkanınız yoksa Tarım Bakanlığı kontrolünde verilen organik sertifikalı balların üretim aşamasında herhangi bir sentetik kimyasal madde kullanılmadığı için organik bal tercih edebilirsiniz.
Ancak sadece şeker katkısı olmaması balın iyi olduğu anlamına gelmez. Hangi bölgenin arılarından elde edildiği, içeriğinde kalıntı olup olmadığı, raf ömrünü uzatmak için herhangi bir kimyasal madde kullanılıp kullanılmadığı gibi faktörler balın kalitesi ve besin değerini etkilemektedir. Besin değeri en yüksek bal pastörize edilmemiş, filtrelenmemiş ve herhangi bir işlemden geçirilmemiş organik baldır.
Sonuç olarak balın kalitesini tadarak veya bakarak anlamak pek mümkün değil ancak güvenerek kullandığınız markaları tercih etmek ve balın organik sertifikası olması en azından tükettiğiniz ürünün bir kaç kontrolden geçtiği noktasında size güvence sağlayabilir. Eğer satın aldığınız balın kalitesini öğrenmek konusunda kararlıysanız bunun tek yolu bal örneğini bir gıda laboratuvarına götürerek test ettirmektir.
Bal binlerce yıldır sağlık sorunlarından dinsel törenlere kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Tarih boyunca cilt üzerindeki yaraların daha çabuk iyileşmesi için kullanılan bal Eski Mısır’da Tanrılara sunulan adaklar arasında yer alıyormuş. Günümüzde ise balın antioksidan etkisi, anti bakteriyel olması ve iltihabı önlemesi pek çok hastalığın tedavisine yardımcı olarak önerilen gıdalar arasında yer almasını sağlıyor. Ancak balı herkese tavsiye etmek ve “bol bol yiyin” demek doğru değil çünkü bal yüksek oranda şeker içeriyor.
Balda pek çok bileşen bulunur ancak doğal şekerler (glikoz, fruktoz, levüloz ve sayısı 20’yi geçen diğer kompleks şekerler) diğer bileşenlerden çok daha yoğundur ve balın büyük bir kısmını (ağırlığının yaklaşık %80’ini) oluştururlar. Bu özelliği ile bal tarih boyunca tatlandırıcı olarak kullanılmıştır ve günümüzde de bu kullanım şekli devam etmektedir. Az miktarda tüketildiğinde vücudun ihtiyaç duyduğu miktarda şekeri almak için iyi bir kaynak olabilir ancak aşırı tüketimi fazla şekere bağlı olarak gelişen sağlık sorunlarının önünü açabilir. Tabii burada bahsettiğimiz “doğal, işlenmemiş ve organik” bal. Rafine edilmiş, filtrelenmiş ve sonradan şeker eklenmiş balın faydadan çok zararı olduğu için konu dışında tutuyorum.
Doğal Tatlandırıcı: Çayınızı, kahvenizi şekerli içiyorsanız, pastane işi tatlılardan vazgeçemiyorsanız ve bunlara ek olarak kilo şikayetiniz varsa tatlandırıcı olarak doğal balı deneyebilirsiniz. Doğal bal rafine şekere (beyaz veya esmer şeker) göre daha fazla şeker içermesine rağmen rafine şekere göre çok daha sağlıklı bir şeker kaynağıdır.
Yaralar: Artık deride meydana gelen kesikler, yanıklar için modern antiseptik sular, gazlı bezler ve merhemler var ancak bunlara ulaşabileceğiniz bir yerde değilseniz ve elinizin altında bal varsa yaranın üzerine sürerek mikroplara karşı koruma sağlayabilir ve yaranın daha hızlı iyileşmesine yardımcı olabilirsiniz. Yara iyileşene kadar her 12 saatte bir balı tazelemeyi unutmayın.
Antioksidanlar: Bitki kaynaklı besinlerde bulunan ve en etkili antioksidanlar arasında gösterilen “polifenoller” bakımından zengin olan bal çeşitli hastalıkların önünü açan serbest radikalleri nötralize ederek koruma sağlar. Diyabet nedeniyle kan şekerini kontrol altında tutmanız gerekmiyorsa rafine şeker yerine bal tüketerek kanser, kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarının görülme riskini azaltabilirsiniz.
Enerji: Efor gerektiren egzersizler sırasında yeterince enerjik olmadığınızı düşünüyorsanız 1 yemek kaşığı bal size istediğiniz enerjiyi sağlayabilir. Fruktoz ve glikoz içeriğinin yanı sıra antioksidanlar bakımından da zengin olan bal enerji çikolataları, karbonhidrat tozu veya enerji içeceklerinin yerine doğal bir enerji kaynağı olarak tüketilebilir.
Öksürük: Öksürüğü geçirmek için etkili bir çözüm sunan balı sıcak suya 2-3 çay kaşığı ekleyerek tüketebilirsiniz. Ancak uzmanlar balı 1 yaşından küçük bebekler için kesinlikle önermiyor. Bunun nedeni balın nadirde olsa bebeklerde görülen ve ciddi bir gıda zehirlenmesi olan botulizme yol açması.
Kolesterol: Bal “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL kolesterolü düşürmek için doğal bir alternatif olarak tüketilebilir. Bu konuda yapılan çalışmalarda düzenli olarak bal yemenin toplam kolesterolü ortalama %5 oranında düşürdüğü belirtiliyor.
Reflü: Reflüsü olanların hem mide asidini dengelemek hem de ağrıları hafifletmek için sık sık kullandığı yöntemlerden biri de bal ve sirke karışımıdır. Ancak balın reflüye iyi geldiği konusunda yapılmış bir bilimsel araştırma bulunmuyor. Reflünüz varsa bal yiyerek ağrıları önlemeyi denemek size kalmış.
Cilde Faydaları: İltihabı önleyen ve bakterileri temizleyen yapısı nedeniyle bal yüzde meydana gelen sivilce tedavisi için önerilen doğal ürünler arasında ilk sırada gelmektedir. Ballı yüz maskeleri sivilce, akne oluşumunu tetikleyen bakteri birikimini engellerken mevcut sivilcelerin daha kısa sürede iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca nemi hapsederek cildin daha yumuşak olmasını sağlar.
1 yemek kaşığı bal 64 kalori içerir, bu miktar 1 kaşığı 15 kalori içeren beyaz toz şekerden daha fazladır. Yani kilonuzu korumak istiyorsanız veya kilo vermeye çalışıyorsanız düzenli olarak bal yemek iyi bir fikir değil. Bal kan şekerini beyaz şeker gibi çok hızlı bir şekilde yükseltmemesine karşın yine de yükselttiği için şeker hastalarına önerilen gıdalar arasında yer almıyor. Uzmanlar şeker hastalarının ara sıra bal yemesinin herhangi bir sakıncası olmadığını ancak bunun alışkanlık haline dönüşmemesi gerektiğini belirtiyorlar. Eğer kan şekerini kontrol altında tutmaya çalışıyorsanız beyaz rafine şekeri balla değiştirmenin bir faydası olmayacaktır.
Balda bulunan “Clostridium” adlı bakteri 2 yaş altı bebeklerde oldukça ciddi bir gıda zehirlenmesi olan “botulizm”e yol açabileceği için bebeklere bal verilmemelidir. Kaslarda güçsüzlük, süt emerken zorlanma, kabızlık gibi belirtiler botulizme işaret ediyor olabilir. Sadece balın kendisi değil bal içeren bebek gıdaları, mısır şurubu ve benzeri gıdalarda 2 yaş altı bebeklere verilmemelidir.
Bazı forumlarda alerjisi olanlara bal yemeleri öneriliyor ancak güvenilir kaynaklarda bunun tam tersinin yapılmasını tavsiye ediliyor. Bal polenden yapıldığı için özellikle polen alerjisi olanlar bal tüketmemeli.
Günde 6-7 yemek kaşığından fazla bal yemek mide krampı, şişlik ve ishale yol açabilir. Ayrıca balda bol miktarda bulunan fruktoz gıdaların ince bağırsakta işlenmesine engel olarak besinlerden aldığınız vitamin ve mineral miktarlarının azalmasına yol açabilir. Eğer uzun süre günde 6-7 yemek kaşığından fazla bal yerseniz bu durum sisteminizde bal olmasa bile devam edebilir ve vitamin, mineral eksiklikleri yaşayabilirsiniz.
Fazla bal yemeyi alışkanlık haline getirirseniz şeker içeriği nedeniyle insülin direnci sorunu yaşayabilirsiniz.