Çevremizde ne kadar da fazla mutsuzluk ve mutsuz insan var. Diyebilirsiniz ki “Ama ne kadar kirli ve kötü bir dünyada yaşıyoruz, mutsuzluk çok doğal.” Ya da “Ama ben mutlu olmaya çalışsam da benim mutluluğumu gelip birileri mahvediyor.” Üzgünüm ama haklısınız. Ama dünya var olduğundan bu yana kötülük vardı, suç vardı ve birilerine göre dünya hep gitgide daha kötüye gidiyor. Eski romanlara, eski gazete haberlerine bakarsanız bunu çok net görebilirsiniz. Her zaman savaş vardı, her zaman acı vardı, her zaman fakirlik vardı; ama biz mutluyduk. Biz büyüdükçe dünya daha kötüye gitmiyor, biz büyüdükçe içimizdeki masumiyeti, çocuksu düşleri ve hayattan keyif alan tarafımızı bir kenara bırakıyoruz.
Yetişkinlik tahrip edilmiş çocukluktan başka bir şey değildir.
Çocukken mutluydunuz, çünkü amacınız ince hesaplarla günü kurtarmak değil, hayattan keyif almaktı, daha fazla gülmek, daha fazla oyun oynamak, hayatın tadını daha çok çıkarmaktı.
Peki o zaman ne yapmalı?
1) Problemlere Rağmen Gülümseyin
En önemli konu bu. Hayatta hiçbir şey sizin mutlu olmanız ve gülümsemeniz kadar önemli değil. Bu hayatta her zaman problemlerle karşılaşabilirsiniz. Parasal sıkıntılar yaşayabilirsiniz, sevgilinizden ayrılabilirsiniz, aldatılabilirsiniz, aklınıza gelmedik sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Bu durumda iki seçeneğiniz var: Ya problemlerinize “Ah vah” yapıp ağlarsınız ve daha da dibe çökersiniz; ya da “Dur ya, bunun da bir çözümü olmalı. Bu problemi aşarsam daha da güçlü hale gelebilirim.” dersiniz. Hangisini seçeceğinize siz karar verirsiniz ve bunda da tamamen özgürsünüz. Ancak ne hikmetse, talih kuşu hep mücadele etmeyi seçenlerin kafasına pisler, yani mücadeleciler başarılı olurlar. Tesadüf mü? Elbette hayır. Ne kadar çok piyango bileti alırsanız, şansınız o kadar artar. Ne kadar çok denerseniz, o kadar şanslı hale gelirsiniz. Başarı yolu problemler ve başarısızlıkların olmadığı bir yol değil. Bol bol başarısızlık ve sorunların olduğu bir yol. Hayatta sorunu olmayan insanları mezarlıklarda bulabilirsiniz. Ne kadar başarısız olursanız başarılı olmaya o kadar yaklaşırsınız. Edison ampulü bulmadan önce yaklaşık 2000 deneyinde başarısız olmuştu. Pes etmedi. “Ben bulamam bu ampulü yaa, batsın bu dünya” deseydi ampulün mucidi olamayacaktı. Problemler ve başarısızlıklar hayatın doğasında var. Bunu kabul etmek zorundayız. Sorunlara da gülümseyebildiğiniz ölçüde başarılı olursunuz. Çünkü hayatta hiçbir şey, ama hiçbir şey, sizin mutlu olmanız ve gülümsemeniz kadar önemli değil. Gülümsememenin, somurtmanın size hiçbir katkısı yok. Ama gülümsediğinizde, mutlu olmayı seçtiğinizde hayat sizin için daha kolay hale gelir. Mutlu olduğunuzda, gülümsediğinizde beyin frekanslarınız da çözüm odaklı olur. Daha kolay çözümler bulursunuz. Daha yaratıcı olursunuz. Bir düşünün. En güzel çözümleri bulduğunuz anlar en mutsuz olduğunuz anlar mı? Yoksa mutlu, sakin, mutlu ve huzurlu olduğunuz anlar mı?
2) Daha Fazla Mutluluk Verin
Hayatta ne verirseniz onu alırsınız. Hangi enerjiyi yayarsanız o enerjiyle karşılık alırsınız. Daha fazla insana mutluluk verin. Daha fazla insanın hayatına katkıda bulunun. Daha fazla insanın gülümsemesini sağlayın. Daha fazla insanın hayatına anlam katın. Siz onlara yardım ettikçe onlar da size yardım edecek. Herkese sürekli negatif enerjiyle yaklaşan, sürekli sorunlarından dem vuran arkadaşınızı hatırladınız mı? Bir düşünün. O size somurturken, hayatın ne kadar acımasız ve kötü olduğundan bahsederken siz ona huzur ve mutluluk verebiliyor musunuz? Aynısı sizin için de geçerli. Önce kendinize mutluluk verin. Önce kendinize ışık saçın. Sonra diğer insanlarla bunu paylaştıkça, onlarla mutluluğunuzu paylaştıkça içinizdeki ışık azalmayacak, katlanarak artacak.
3) Hayattan Keyif Almaya Bakın
Evet, çok fazla meşgulsünüz.
Evet, o beyniniz o kadar çok şeyi düşünmekle meşgul ki içtiğiniz çaydan, yediğiniz yemekten bile tad alamıyorsunuz.
Evet, sürekli uğraşacak ciddi işleriniz var.
Ama hayat ciddi yaşanarak mahvedilemeyecek kadar ciddi bir hediye. Bu dünyaya bir kez geliyorsunuz. Bugün yaşamınızın son günü olsaydı tüm gününüzü somurtarak geçirmeyi mi tercih ederdiniz; yoksa daha fazla gülmeyi, hayattan daha fazla keyif almayı, daha fazla oyun oynamayı, daha fazla sevdiklerinizle mutluluğunuzu paylaşmayı mı tercih ederdiniz? Yarın yatağınızdan sağ bir şekilde kalkabileceğinizi garanti edebilir misiniz? Bugün yaşadığınız son gün olsaydı; keşke daha fazla somurtsaydım mı derdiniz; yoksa keşke daha fazla gülseydim mi?
O halde size sınırlı nefes sayısıyla gelen bu hayatı en doruklarda yaşamamanız için bir sebep var mı? Ne yaparsanız yapın, ama daha fazla tadını çıkarmayı amaçlayarak bunu yapın. Dün geride kaldı. Yarın ne olacağı belirsiz. Elinizde tek bir an var, o da şimdi.
Yaşam adı verilen bu hediyeyi mahvetmek de, tadını sonuna kadar çıkarmak da sizin elinizde. Tekrarlıyorum; hayatta hiçbir şey ama hiçbir şey sizin gülümsemeniz ve mutlu olmanız kadar önemli değil.
Hiçbir ciddi iş, sizin yaşamdan tat alabilmeniz kadar ciddi değil. Evet, şu an yaşadığınız en büyük problem, ya da uğraştığınız en “ciddi” iş de buna dahil.
O zaman şimdi geriye doğru yaslanın. Derin bir nefes alın ve gülümseyin. Geç kalmadınız. Yaşınız kaç olursa olsun içinizdeki çocuk sizden bu hayattan keyif almanızı bekliyor. Gülümseyin. Şimdi ilk fırsatta bu gülümsemeyi bir başkasına bulaştırın. Onlara da bu mutluluk mesajını iletin. Onların da içindeki çocuğu kışkırtın. Onların da sorunlara gülümsemesini, onların da hayattan keyif almasını, onların da başkalarına mutluluk aşılmasını sağlayın. Yani aslında, hepimizin bildiği bir şeyi, yeniden bizlere hatırlatın.