Bu biçimde öyle hoş kadınlar tanıdım ki. Sonuncusu da moda tasarımcısı Özlem Süer. Önce ‘Women in Love’ koleksiyonunu izledim. Sonra Nişantaşı’ndaki olağanüstü romantik atölyesinde buluştuk.
Dünyanın yüzlerce noktasında satış yapan, İtalya’da, Brezilya’da özel ajanslarla çalışan Özlem Süer sadece kendi tasarımlarını değil, dünyada modanın ve moda tüketiminin de gittiği yeri anlattı. Adımlarınızı ölçen tişörtler, nabzınızı sayan montlar, üç boyutlu yazıcılarla üretilen ayakkabılar… Modada geleceğe dönüşü buyrun!
– Başka bir aleme geldik sanki bu atölyede…
Çünkü giysi sanat objesidir ve mekanıyla bir bütündür. Benim koleksiyonlarım her zaman romantik ve Viktoryen dönem tatları taşıdı. ‘Özlem Süer Gelinlik’ kendi başına o romantizmden çıktı, teatral giysiler Viktoryen ruhla ortaya çıktı.
Jessica Simpson’la çalışıyoruz
– Her bir müşterinize çok fazla emek veriyor musunuz?
Tabii ki. Özellikle de renk çok önemli. Dünya Renk Birliği’nin 18 yıldır Türk delegesiyim. Dünyada iki sene sonrasının rengini belirleyen ve 16 ülkenin katılımıyla oluşan bir komite bu. Güzel kadını yaratmak için oranlı bir bedeni iyi bir bakış açısıyla nasıl renklendirip şekillendireceğini bilmek gerekiyor.
– Dünyada Özlem Süer giyen ünlü var mı?
Jessica Simpson’la çalıştık. Hatta Paris’te onun yaptığı programın bir bölümünü birlikte çektik. Bizi Amerika’dan aradılar, “Sizi seçtik, Paris’teki defilenizde kuliste olacağız ve Jessica da podyuma çıkacak” dediler. Çok heyecanlandık tabii, hâlâ da giysi yolluyoruz.
Sevgi hareketi başlayacak
– En son podyumda ‘Women in Love’ koleksiyonunuzu izledik. Bu anlattığınız dünyada aşka ne oldu?
Aşk tüm duyguların üzerine biraz daha kendinden tozlar serpti. Modada kadın-erkek duygusunun dışında ‘androjen’ yani cinsiyetsiz görüntüler var artık. Kadın ve erkeğin beraber tercih edeceği bir alan oluştu.
– Aşka bunu nasıl bağlayacağız?
İnsanların kendileriyle buluşmalarının sevgiye olumlu etkileri olacak. Şu an teknolojiyle yaşadığımız yalnızlığın yükseldiği zaman. Ama aşk daha fazla derinleşecek…
Teknoloji ve doğallık aynı anda yükselen iki önemli eğilim
– Dünyada moda şu an hangi krizi yaşıyor?
Bütün dünyada Türk tasarımcılara inanılmaz bir ilgi var. Bunun arkasında da Türk tekstil endüstrisinin gücü yatıyor. Keşke tekstil endüstrisi gücünü biraz daha marka yaratmak için kullanabilseydi. Türk tasarımcıların çıkışını satış noktalarında alan yaratarak güçlendirebiliriz.
– Küresel olarak modanın sıcak başlığı ne?
Şu an modanın en büyük başlığı ‘giyilebilir teknoloji’. İlginç biçimde aynı anda bir de ‘doğal’ olanın yükselişi söz konusu. Doğaya olan tutku arttı; öbür tarafta da teknolojinin inanılmaz boyutta bir baskınlığı var. Kaç adım attığınızı gösteren tişörtler, kalp atışlarınızı sayıp sizi uyarabilen montlar var. Çok yakın zamanda tasarım artık tasarım mühendisliğine dönüşecek.
Herkes kendi ayakkabısını yapacak
– İki ayrı uca gidiyoruz yani.
Bu yenilikçi çabalar sonucunda tasarım mühendisliği kavramı ortaya çıktı. 10 yıldır konuşulan, son beş yılda çok ivme kazanmış bir konu bu. Örneğin üç boyutlu yazıcılarla üretilmiş mücevherler, elbiseler ve gelinlikler var. Bir arkadaşınızlahaberleşirken “Bekle, ayakkabımı yapıp geliyorum” diyecek ya da bu cümleyi duyacaksınız artık.
– Bütün bu gelişmeler sizi nasıl etkileyecek?
Olumlu etkileyecek çünkü bugün bu işten zevk alan, giyinmeyi biraz bilen, hobi gibi yapanlar var. Gelecekte bu mümkün olmayacak çünkü sadece gerçek tasarımcılar moda adına daha ayrıcalıklı bir yere gelecek. Bilgi odaklı olacak, mühendislik ve malzeme tarafı derinleşecek.
– Peki Özlem Süer Atölye’ye ne olacak?
El işi, doğal olan malzeme bizim ayrıcalığımız, avantajımız. Ayrıca ben kuyumculuk ve otelcilik sektörlerinde tasarım danışmanlığı yapıyorum uzunca bir süredir.
Para mutluluğa yetmiyor
– Müşteri de eğilimler gibi değişiyor mu?
Çok iyi eğitimli insanlar bir bakıyorsunuz sadece ekmek yapmak için fırın açıyor, sadece peynir satmak için şarküteri kuruyor. Paranın mutluluk getirmediği artık öğrenildi! İnsanlar kariyerleri için para hedefi koymuyor, yaşamdan daha fazla zevk almayı amaçlıyorlar.
– Bütün bu yeni eğilimler arasında sizin felsefeniz ne?
“Bir elbiseyle bir yaşamı değiştir” mottosunu ben çok seviyorum. Bir kostümün içindeyken size bambaşka bir yerde bir yaşam kapısı açabilmeyi hayal ediyorum… Yeni nesilden de çok şey öğreniyorum, bilgiyi hızla alıyorlar, ne istediklerini çok iyi biliyorlar, teknolojinin bu kadar içindeyken doğal olanı tercih ediyorlar.