İnternet, eğlenceli aktivitelerle, ilginç insanlarla, sonu gelmeyen bilgiyle dolu, harika bir yer. İnternet sayesinde hayatımızı başkalarıyla paylaşabiliyor, evimizi internete bağlayabiliyor ve müthiş kedi videolarını izleyebiliyoruz. Ancak internetin getirdiği korkunç şeyler de var. Peki nedir bu canımızı sıkan, bazen bezdiren korkunç şeyler? Hatırlamaya ve sinirlenmeye hazır olun.
Mucit: Ethan Zuckerman
Açılır (pop-up) reklamların amacı, bizi web sayfalarındaki gömülü reklamlar kadar rahatsız etmemekti. Mucit Zuckerman, zaman içinde reklamların “web’in ilk günahı” olduğuna inanmaya başladığını söylüyor.
Kullanıcıların yüzde 70’i, açılır reklamların web’deki en sinir bozucu reklam türü olduğunu düşünüyor.
Mucit: Rich Skrenta
1982’de geliştirilen “Elk Cloner”, bir dokuzuncu sınıf öğrencisi tarafından şaka amaçlı üretilmişti. Elk Cloner’dan önce bazı virüslere rastlandı, ancak bu virüsler ya kısıtlı özelliklere sahipti ya da deneyseldi.
2014 itibariyle siber suçların yılda 400 milyar dolara mal olduğu tahmin ediliyor.
Mucit: Manuel Blum, John Langford, Luis Von Ahn
Captcha’lar, okuma güçlüğü ve görme bozukluğu gibi sorunlar yaşayanların işini zorlaştırabiliyor. Sesli Captcha’ları çözmek, daha da zor. Günde 500.000 saat, insanların insan olduğunu kanıtlamaları için Captcha çözmekle geçiyor.
Mucit: Georg Bodenhausen
Bölgelere yönelik engeller, bugün çoğu kullanıcının çareyi VPN gibi alternatif çözümlerde aramasına neden oluyor. Bugün itibariyle ABD’deki internet kullanıcılarının yüzde 17’si, VPN kullanıyor.
Mucit: Mou Montulli
Web siteleri, Cookie’ler (çerezler) ortaya çıkmadan önce, onları daha önce ziyaret edip etmediğimizi anlayamıyorlardı. Montulli, Cookie’leri 1994 yılında Netscape için geliştirdi. Cookie’ler, web sitelerinin içerikleri bizim için kişiselleştirmesine de izin veriyordu. Ancak cookie’ler, web gizliliğinin elden gitmesine neden oldu.
Bugün ABD’deki kullanıcıların yüzde 86’sı, cookie’leri temizlemek dahil, dijital ayak izlerini temizlemeye yönelik önlemler alıyor.
Mucit: Gary Thuerk
Thuerk, 1978’de yeni bir bilgisayarı tanıtmak için 393 kişiye eposta gönderdi. Bu durum herkesin hoşuna gitmese de, Thuerk’in bir miktar satış yapmasını sağladı. Bu yöntemin tekrar denenmesi, 10 sene sürecekti.
Message Anti-Abuse Working Group’a göre 2011’de gönderilen epostaların yüzde 90’ı istenmeyen epostaydı.
Mucit: Dennis Toeppen
Başkalarının markaların isimlerine yönelik alan adlarını satın alıp, onu satmayı amaçlama işine “cybersquatting” adı veriliyor.
Toeppen, 1995’te 100’ün üzerinde firmaya ait isimlerin alan adlarını kayıt ettirmişti. Amacıysa bu alan adlarını tekrar firmalara satmaktı. Bu firmalardan biri olan Panavision, 1998’de Toeppen’e açtığı davada başarılı oldu. Böylece gelecekteki cybersquatting girişimleri için örnek teşkil edecek bir karar ortaya çıktı.
1999’da ortaya çıkan Anticybersquatting Consumer Protection Act sayesinde marka hakkına sahip alan adlarını kayıt ettirmek, ABD yasalarına aykırı hale geldi.
kaynak: www.chip.com.tr