Orhan Pamuk‘un Yeni Hayat‘ı, “bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” cümlesiyle başlıyor. Böyle kitaplar var. Ortaokul yıllarımda okumaya başladığım Bilim ve Teknik dergisinin hayatımın ve karakterimin şekillenmesinde katkısı büyük. Bilime ve teknolojiye doğuştan meraklıydım. Bir zaman sonra fantastik ve bilimkurgu edebiyatını keşfetmeye başladığımda, işte o zaman gökyüzüne bakarken artık sadece parlak yıldızları değil, gerçeğin hayalle kolkola olabileceğini fark etmeye başladım.
Bazı kitaplar, hayatımızda ancak başka insanların yaratabileceği büyüklükte değişimlere sebep olabiliyor. Bahsettiğim türde kitap ve serilerden bazılarını saymam gerekirse: The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy, Dune, Starship Troopers, Neuromancer, Stranger In A Strange Land, Animal Farm, The Wheel Of Time, Foundation, Fahrenheit 451 ve I, Robot bunlardan bazıları. Bu kitapların isimlerini yan yana yazmak bile heyecanlandırıyor.
Bilimkurgu yazarlarının gelecek öngörüsü konusunda ne denli başarılı oldukları da malumunuz. Arthur C. Clarke‘ın, kısa bir öyküsünden yola çıkarak senaryosunu Stanley Kubrick‘le birlikte yazdığı 2001: A Space Odyssey‘i izlediğimde henüz 90’ların ortalarındaydık ve filmde konu edilen teknolojilerin 2001’e yetişmeyeceği gün gibi ortadaydı. Pan-Am Havayolları‘nın erkenden miâdını doldurması belki de bir uğursuzluktu, bilemeyiz. Fakat yine de Clarke’ın ve diğer pek çok yazarın geleceğin yaşam tarzı, bilimi ve teknolojisi hakkında isabetli öngörülerde bulunduğunu biliyoruz. Bir kısmı için belki de henüz erken. Ancak küçük bir kısmının bile gerçekleşmiş olmasına şahitlik etmek büyük heyecan. Bıraktıkları eserlerle geleceğe dair isabetli tahminlerde bulunan bilimkurgu yazarlarından bir seçki yapmak gerekirse, şöyle bir liste çıkıyor ortaya.
Eserleri için pek çok ödül kazanan ve son yıllarının çoğunu Sri Lanka’da geçiren Britanyalı yazar, bir kahin gibiydi. Bilgisayarların online alışveriş ve bankacılık için kullanılacağını tahmin etti.
Unutulmaz serilerin yaratıcısı olarak tanınan Rus yazar, Heinlein ve Clarke ile beraber bilim kurgunun “Üç Büyükler”inden biri. Kısa bilimkurgu hikâyesi Akşam Vakti, pek çok oylama ve listede tüm zamanların en iyisi kabul edildi. Mars’taki bir kratere Asimov ismi verildi.
Kariyerine dergi yazarlığıyla başlayan Amerikalı yazar, arasında Gelecek Tarih’in de bulunduğu, birbiriyle bağlantılı dört seri kaleme aldı. Romanları; seks, ırk, politika ve ordu gibi temalar içeren gerçekliklerden faydalanıyor ve bu konular üzerinde bolca tartışmalar ateşliyor.
En çok beğenilen Amerikalı yazarlardan biri olan Bradbury’nin hikâyeleri diğer medyalara da malzeme oldu. Bunun en büyük örneği, gelecekte hüküm sürmekte olan ve kitapları yakan ki bir devletin anlatıldığıFahrenhayt 451’dir. 1985 ile 1992 arasında yayımlanan ve kendi hikâyelerinden 65 tanesini uyarlayan Ray Bradbury Tiyatrosu isimli televizyon programını da sundu.
44 roman yayımlayan Dick, ayrıca yaklaşık 120 kısa hikâye yazdı. Amerikalı yazarın eserleri, arasında Bıçak Sırtı, Gerçeğe Çağrı ve Azınlık Raporu gibi bir dizi popüler filme ilham verdi.
20. Yüzyılın “ilk novası” olarak da tanınan Amerikalı yazar, özellikle bilim insanları, mühendisler ve askerler arasında çok seviliyor. Askerlerin sevmesinin nedeni, askeri gizliliği sağlamanın zorluğuna değinen temaların sıkça kullanılması olabilir.
Williamson, Amerikan Bilimkurgu Yazarları derneğinin ikinci Büyük Usta ödülünü kazandı. Doğu New Mexico Üniversitesi, Jack Williamson Bilimkurgu Kütüphanesi’ne ev sahipliği yapıyor.
Bu Amerikalı yazar 1700’den fazla kısa hikâye, novella (kısa roman) ve deneme yayımladı. Ayrıca, arasında çokça övülen Uzay Yolu bölümlerinin de bulunduğu pek çok film ve dizinin senaryolarını yazdı. En iyi Kısa Hikâye dalında üç kere Nebula Ödülü’nü kazanan tek kişi oldu.
Herbert, pek çok romanında felsefe, liderlik ve din etrafında temellenen karmaşık fikirleri keşfederek ve birbiriyle çarpıştırarak geniş bir hayran kitlesi yakaladı. Dune, David Lynch tarafından yönetilen büyük bir filme dönüştü.
Amerikalı yazarın yayımlanan ilk kısa hikâyesi 1937’de kaleme alındı ve son romanı da 2011’de baskıya sokuldu. Amerikalı Bilimkurgu Yazarları derneği, Pohl’a 1933’de Damon Knight Anısı Büyük Usta Ödülü’nü verdi.