Astım kalıtsal mıdır, nasıl tedavi edilir?

Astım kronik bir solunum yolu hastalığı olup, havayollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar halinde seyreden bir hastalıktır.

Tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, öksürük ve göğüste baskı hissi yakınmaları ile kendini gösterir. Astımlı hastanın havayolu çeşitli uyaranlara karşı aşırı duyarlıdır, bu yüzden insanların büyük kısmını etkilemeyen uyaranlar astımlı hastada atağa neden olabilir. Bu tetikleyiciler arasında ev içi ve ev dışı alerjenler ( ev tozu akarı, küf mantarı, hayvan tüyleri, polenler) , sigara dumanı, iş yerindeki kimyasal irritanlar (tahriş ediciler) , hava kirliliği, soğuk hava, psikolojik faktörler, egzersiz , aspirin ve antiromatizmal ilaçlar, kalp hastalıkları ve migren tedavisinde kullanılan B-bloker grubu ilaçlar sayılabilir. Kentleşme ile paralel olarak astım sıklığında artış olduğu saptanmıştır. Dünyada yaklaşık 250-300 milyon , ülkemizde ise 3.5 milyon astımlı hasta bulunmaktadır. Çocuklarda en yaygın kronik hastalık astımdır.

Astım gelişiminde bireysel (genetik, obesite, cinsiyet) ve çevresel faktörler (alerjenler, mesleki duyarlaştırıcılar, infeksiyonlar, sigara , ev içi ve ev dışı hava kirliliği ) etkileşerek hastalığın ortaya çıkmasına neden olur. Obesite astım için risk faktörüdür. Cinsiyete baktığımızda çocukluk döneminde erkeklerde, yetişkinlerde ise tam tersine kadınlarda daha fazla görülür.Anne ya da babada astım yok ise çocukta astım olasılığı % 6, anne ya da babada astım var ise çocukta astım olaslığı %20-25 iken , hem anne hem babada astım var ise çocukta astım olasılığı % 60- 75 tir. Yapılan bir çalışmada her iki ikizin astımlı olma oranları tek yumurta ikizlerinde % 59 , çift yumurta ikizlerinde % 24 bulunmuştur. Tek yumurta ikizlerinde %41 oranında sadece ikizlerden biri astımlıdır. Bu oranlar kalıtım ve çevresel faktörler arasındaki etkileşimin önemini gözler önüne sermektedir. Ailede astım var ise genler astım gelişiminde çevresel faktörlerden daha önemlidir. Ailede astım yok ise astım gelişiminde başrolü çevresel faktörler oynar.Bir çok hastalık gibi astımda da kalıtımın rolü bulunmaktadır.Ancak burada pekçok hastalıkta olduğu gibi basit kalıtım kuralları geçerli değildir. Anne ya da babasında astım olan bir kişide astım ortaya çıkma olasılığı, ailesinde astım olmayanlara göre daha fazladır. Elbette çevresel faktörlerin de astım gelişiminde etkileri bulunmaktadır. Genetik yatkınlığı olan bir kişide solunum yoluyla alınan ve astımı tetikleyen çevresel faktörlerin de eklenmesi ile astım ortaya çıkar. Kalıtım, astım gelişiminde yapbozun sadece bir parçasıdır. Astım gelişiminde tek bir genin rolünden söz edilemez. Farklı genlerin etkileşimi söz konusudur. Özetle genetik yatkınlık, çevre ve genler arasındaki etkileşimin sonucu olarak astım ortaya çıkar. Hippokrat MÖ. 400 yılında astımın kalıtsal olduğunu söylemiştir. 1990’lardan başlayıp günümüze kadar gelen bilimsel çalışmalar 2400 yıl sonra Hippokrat’ı haklı çıkarmıştır. Astım gelişiminde genetiğin rolü, ilişkili genlerin saptanması yeni tedaviler için umut vericidir. Gelecekte direkt astımla ilişkili genleri hedef alan tedavilerin uygulanması mümkün görünmektedir.

Anne ya da babada astım yok ise çocukta astım olasılığı % 6, anne ya da babada astım var ise çocukta astım olaslığı %20-25 iken , hem anne hem babada astım var ise çocukta astım olasılığı % 60- 75 tir. Yapılan bir çalışmada her iki ikizin astımlı olma oranları tek yumurta ikizlerinde % 59 , çift yumurta ikizlerinde % 24 bulunmuştur. Tek yumurta ikizlerinde %41 oranında sadece ikizlerden biri astımlıdır. Bu oranlar kalıtım ve çevresel faktörler arasındaki etkileşimin önemini gözler önüne sermektedir. Ailede astım var ise genler astım gelişiminde çevresel faktörlerden daha önemlidir. Ailede astım yok ise astım gelişiminde başrolü çevresel faktörler oynar.Astım , uygun tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Tedavide amaç hastalığı en az ilaçla kontrol altında tutmak , hastaya kaliteli bir yaşam sağlamaktır. Astım ilaçlarını kontrol edici ve rahatlatıcı ilaçlar olarak iki gruba ayırabiliriz. Kontrol edici ilaçlar hastalığın kontrol altında tutulmasını sağlayan , yakınmaları ve atakları önleyen ve uzun süreli kullanım gerektiren ilaçlardır. Rahatlatıcı ilaçlar hızlı etki ederek daralan hava yolarını genişletir ve hastanın rahat nefes alıp vermesini sağlar. Astım tedavisinde öncelikle lokal etkileri nedeni ile inhaler (solunum yolu ile alınan ) ilaçlar kullanılması tercih edilir. Çünkü bu grupların sistemik kan dolaşımına geçen miktarları düşük olduğundan yan etkilere daha az rastlanır.Astımın kontrolünde tek başına ilaç tedavisi yetersizdir. Astımlı hasta ile onu takip eden doktor arasındaki işbirliği astımın tedavisini ve kontrolünü kolaylaştırır. Hastanın inhaler ilaç kullanımı, astımı tetikleyen ve atağa neden olan uyaranlar ve astım atağı sırasında uygulamaları gereken tedavi planları konusunda bilgilendirilmesi çok önemlidir. Hasta- doktor işbirliği sayesinde hasta bulunduğu durumu değerlendirme ve kendini tedavi edebilme yetisi kazanır. Ancak ilaç tedavisi ve astımlı hastanın eğitimi birlikte olursa astım tam kontrol altına alınabilir ve astımın tam kontrolü de hastanın yaşam kalitesini arttırır.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir