Bağışıklık sisteminiz yeterince güçlü değilse, sonbaharın ilk günlerinde havanın sıklıkla değişmesi, kapalı ortamlarda daha çok vakit geçirmeye başlamak gibi nedenler sizi pek çok hastalığa karşı dirençsiz kılar.
Soğuk algınlıkları, nezle, grip ve bunların tetiklediği sinüzit gibi tehlikelerden sakınmak, hasta olsanız dahi hastalık sürecini daha güçlü bir şekilde atlatmak için çok basit bazı çözümler mevcut.
Öncelikle uzmanların sıklıkla yaptığı şu uyarıyı hatırlatalım: Bağışıklık sistemini kimyasal yollarla ve hızlı bir şekilde güçlendirmeyi vaat eden ürünler, vücudumuzu ani değişikliklere sürükleyerek bize aslında zarar verir. Oysa sistemimizin denge ve ahenk içinde olması gerekiyor. Bu nedenle doğal çözümler, hasta olmayı beklemeden uygulandığında hem vücudumuzu şaşırtmıyor hem de önleyici etkileri nedeniyle bizi daha sağlıklı kılıyor.
Sağlıklı bir yaşam sürmek için rutin olarak uygulamamız gereken şey, temelde dengeli beslenmek.
Fakat bağışıklık sistemi söz konusu olduğunda bunun önemi daha da artıyor. Dengeli beslenmek, esasen mevsim sebze ve meyvelerinden günde 2 porsiyon tüketmek, diyetinizden lif açısından zengin yiyecekleri, tam tahılları, proteini eksik etmemek ve elbette günde en az 2 litre su içmek anlamına geliyor.
Kan şekerinde dengesizlik, tiroit gibi sağlığınız açısından özel durumlar yaşıyorsanız, size en uygun beslenme biçimini uzman bir diyetisyene danışmalısınız.
Düzenli egzersiz ve yürüyüşün sağlık için daima tavsiye edildiğini bilirsiniz.
Fakat havalar soğuduğunda iç mekânlarda daha çok zaman geçirmeyi tercih eder, hareketsiz kalırız. Bu hem bağışıklık sistemini hem de temiz hava almamızı engellediğinden hastalıklara karşı bizi zayıflatıyor. Öte yandan, uzun saatler boyu ter içinde kalana kadar koşmamız da gerekmiyor. Açık havada yapılacak 30 dakikalık yürüyüşler ya da hafif egzersizler, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için yeterli kabul ediliyor.
Stressiz bir hayat sürmek mümkün değil, önce bu hülyadan uyanmak gerekiyor. Fakat stresle başa çıkabilmek imkânsız değil.
Özellikle de yoğun işlerde çalışıyor, baskı altında hızlı çözümler üretmeniz gerekiyorsa ve siz kendinize yardım etmek için bir şeyler yapmazsanız, hem fiziksel hem zihinsel sağlığınız gittikçe kötüleşiyor. Üstelik diğer her şartı sağlasanız bile stres tek başına bağışıklık sisteminizi zayıflatmayı başarabiliyor.
Stresi azaltmak için ruhsal ve fiziksel yapınıza özgü çözümleri kendiliğinizden üretebilirsiniz. Destek olarak, bağışıklık sistemini güçlendiren ekinezya çayı ya da papatya, nane, lavanta, adaçayı ve biberiye gibi sakinleştirici özellikteki bitki çaylarını tüketebilirsiniz. Sanılanın aksine doğru şekilde tüketildiğinde bu çaylar uyku yapmaz, yalnızca sizi yatıştırır.
Anadolu yemek kültüründe sıklıkla kullanılan soğan ve sarımsağın, hastalıklara karşı direnç sağladığı ve pek çoğuna karşı koruduğu bilinen bir gerçek. Sonbahar ve kış ayları boyunca bu iki koruyucuyu yeterli miktarda tüketmek de sizi güçlendirecek ve direncinizi artıracaktır.
Çin, Moğolistan ve Kore gibi Uzak Asya ülkelerinin geleneksel tıbbında yaygın olarak kullanılan bu odunsu bitki, ülkemizde kitre olarak da biliniyor.
Çorbalara, sebze ve et yemeklerine eklenebilen geven otunun çayını demleyerek içmek de mümkün. Kurutulmuş yaprak değil, kök benzeri olduğundan kaynatılarak içilmesi gerekiyor; aynı zamanda süzme poşetler halinde de bulmanız mümkün.
Çin ve Hint geleneksel tıbbının başta gelen baharatlarından olan zerdeçal, C vitamini ve potasyum kaynağı olmasıyla vücut hücrelerini hastalıklara karşı daha dirençli kılıyor. Yemeklere, salatalara, haşlanmış yumurtaya çok yakışan bu baharatı, her gün bir bardak süte 1 çay kaşığı karıştırarak da tüketebilirsiniz.
Bağışıklık sistemini güçlendiren, zihinsel ve fiziksel enerjinizi artıran, kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayan çok sayıda meyve-sebze suyu karışımları ve smoothie tarifi var. Bunlardan, içerdikleri vitamin ve mineraller açısından sonbahara en uygun olan 3’ünü seçtik. Damak tadınıza en çok hitap edenini seçip günlük olarak tüketebilir ve yalnızca bir hafta içinde olumlu etkilerini görmeye başlayabilirsiniz.
1 portakal, 1 limon, 1 havuç, başparmak büyüklüğünde soyulmuş taze zencefil. Temizleyip, kabuklarını soyduktan sonra meyve suyu sıkacağına hepsini atın. Çıkan suya dilerseniz 1 çay kaşığı zerdeçal ya da Hindistan cevizi yağı ekleyebilirsiniz.
1 orta boy kırmızı pancar, 1 havuç, 1 orta boy elma. Aynı yöntemle sularını sıkın. Arzu ederseniz bu karışıma birkaç yaprak ıspanak da ekleyebilirsiniz. Hatta canı smoothie çekenler eldeki malzemelerden bir anda pancarlı smoothie de çıkarabilirler.
1 su bardağı su, 1 yemek kaşığı elma sirkesi, yarım limon suyu, isteğe göre 1 çay kaşığı bal.