Günlük yaşamda ve sportif aktiviteler sırasında en sık yaralanmaların görüldüğü ayak bileği yaralanmalarında, trafik kazaları ve yaşam içerisinde hız ilkesinin artması ile birlikte bu tür yaralanmalarda belirgin bir artışa neden oluyor.
“RÖNTGEN FİLMLERİNDE BİR SORUN SAPTANMAYABİLİR”
Dr. Ahmad, her gün yaklaşık 10 bin kişiden birinin ayak bileğinin burkulduğunu söyleyerek, “Ayak bileği kabaca kemik ve yumuşak dokulardan oluşmaktadır. Ayak bileğinde oluşan yaralanmaların yüzde 75 bağ yaralanması olmakla beraber kırıklara da sık rastlanmaktadır. Röntgen filminin sadece kemik bütünlüğünü değerlendirmede (kırık ve çatlakların saptanmasında) yararlı olduğu, bağ ve kıkırdak dokusunu değerlendirmede yetersiz kaldığı bilinmektedir. Genel olarak bu şikayetle acil servise başvuran hastalarda çekilen röntgen filmlerinde bir sorun saptanmayabilir” ifadelerini kullandı.
“2 HAFTADAN UZUN SÜREDİR AĞRI ŞİKAYETİ OLANLAR BİR UZMANA BAŞVURMALI”
“İleri radyolojik tetkik yapılmadığı sürece bağ yaralanmaları ve kıkırdak hasarı atlanabilir” diyen Dr. Ahmad şöyle devam etti:
“Sonuç olarak bu da ileride bağ dokularında gevşeklik (instabilite), sık ayak bileği burkulmaları, geçmeyen kronik ağrı ve kireçlenmeye neden olabilir. Kireçlenmeye bağlı başlıca şikayetler hastalar tarafından ayak bileğinde şişlik, uzun süre ayakta kalmakla ve yürümekle ağrı, gece ağrıları şeklinde tarif ediliyor. Önceden ayak bileği burkulmuş ve yetersiz tedavi gören veya bağ yaralanması atlanmış hastalarda ikinci ve üçüncü kez ayak bileği burkulmasının oranı daha yüksek görülüyor. Ayak bileği burkulması geçiren hastalar ayak bileğinde geçmeyen ödem ve şişlik, üstüne basamama ve 2 haftayı aşkın sürede devam eden ağrı şikayeti varsa mutlaka bir ortopedi uzmanına baş vurmalıdır. Yapılan detaylı muayene ve çekilen MRG sonrasında bağ yaralanması, kıkırdak hasarı saptanması durumunda tedavi planlanmalıdır.”
“ERKEN TANI ÖNEMLİ”
Erken tanının önemine dikkat çeken Dr. Ahmad, “Tedavi süresi 3-6 hafta arasında değişmektedir. İlk tedavi koruma, istirahat soğuk uygulama, kompresyondan oluşmaktadır. Amaç ödem gelişimini, hasarın ilerlemesini önlemek ve ağrıyı azaltmaktır. Öncelikle ayak bileği eklemi istirahata alınır. Bu amaç doğrultusunda alçı atellerden veya splint ve brace’lerden yararlanılır. Antienflamatuar ve analjezik ilaçlar kullanılır. Günümüzde bu türlü yaralanmalar konservatif yani ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebilir. Yalnız ayak bileğinde nükseden instabilite, atlanmış ve ya geç kalınmış durumlarda bileğin boşalarak düşme endişesi kişileri çok rahatsız eder. Konservatif tedaviye rağmen hastanın şikayetleri devam ederse cerrahi önerilen bir tedavi yöntemidir” diye konuştu.