Beynimizin, vücudumuzdaki tüm sinir ağıyla sürekli irtibat halinde olan milyonlarca sinir hücresinden oluşan esnek ve her an dönüşüm halinde olan muhteşem bir organ olduğunu anlatan Uzman Psikolog Özge Genlik, “Genel olarak beyin yapımızı 3 bölümde inceleyebiliriz; üst beyin (neo-korteks) limbik sistem ve sürüngen beyin.

Üst beyin (neo-korteks), alt beynimizin (limbik sistem ve sürüngen beyin) bir hikayesidir.

Üst Beyinde (neo-korteks), duygular yoktur  sadece “mantık” ve “rasyonalite” vardır, sürekli ispat-kanıt bekler.

Memelilerin %98’inde bulunan limbik sistemde ise dış dünyadan iç dünyaya transfer edilen bilgi duyusal düzeyde ifade bulur, duygularımızın merkezi “limbik sistem”dir. Sürüngen beyin ise; organizmayı hayatta tutma ile ilgilenmektedir” dedi.

“Olumlu duygular deneyimlediğimizde; nöronlar arasında daha fazla ve güçlü bağlar kurulur çünkü beyin olumlu duygulanımlar deneyimlediğini algıladığında “endorfin”  salınımını arttırır bu da parasempatik sinir sisteminin aktifleşmesini sağlar; kendimizi daha dingin, rahatlamış, mutlu, iyi hissederiz” diyen Uzman Psikolog Özge Genlik, daha sonra şunları kaydetti; “Olumsuz duygular deneyimlediğmiz de ise; beyin organizmanın bütünselliğini korumak onu hayatta tutmak için kortizol salınımını arttırır böylelikle sempatik sinir sistemi aktifleşir  beynin kortkes alanındaki işlevsellik azalmaya başlar. Kişi konsantrasyon güçlükleri deneyimler, geçmiş deneyimlerini hatırlamakta güçlük çekmeye başlar, içgüdüsel olarak davranmaya başlar. Kendimizi gergin, huzursuz hisseder, otomatik eylemlerde bulunuruz.

Duygularınızı yönetmek sizin elinizde!
Beyin; vücudu yönetir-kontrol eder-organizmanın çevreye uyumunu sağlar. Yaşamımızda, bilinç sadece %3 oranında etkili; kalan %97’i bilinçaltı mekanizma tarafından yönetilmektedir. Bu bağlamda sürekli odaklandığınız düşünceyi; beyin organizmayı hayatta tutacak kadar önemli bir olgu zannettiği için siz farkında olmasanız da tüm enerjisini o duygu, düşünce üzerine toplar böylece “üzüntü” duygusunu deneyimliyorsanız daha fazla “üzüntü” duygusunu deneyimlemeye başlarsınız.

Ve beyin nöronları kendi aralarındaki iletişimde “üzüntü” duygusunu çağrıştıran diğer anıları da çağırırlar ve böylece bu duygu daha da güçlenir, büyür. Halbuki dış dünyayı ilk algılayan kalptir. Kalp tıpkı beyin gibi sürekli dönüşüm gerçekleştiren sinir hücrelerine sahiptir. Kalbin oluşturduğu hormonlar; duygusal hafıza-hisleri algılama-mekan-çevre algılama-problem çözme de önemli ölçüde rol oynamaktadır.”

Kalp algılar, beyin kontrol eder
İnsan varlığı olarak dönüşüm gerçekleştirebilmemiz için öncelikle; sürüngen beyin ve limbik sistem ile çalışmamız gerektiğini belirten Uzman Psikolog Özge Genlik, “Limbik sistemi dönüştürmek için; duyguların ifade bulması; sürüngen beyini dönüştürmek için ise; hareket etmek gerekir. Dönüşümün ilk adımı ise : “kendiniz ile sevişmeyi öğrenmek” den geçiyor?

Kendiniz ile sevişmeyi öğrenin
Gün içerisinde, kendi kendinizle konuşun. ‘duygularım-düşüncelerim-eylemlerim’ aynı hizada mı? Hangi eylemler gerçekten bana ait? Sessizlik alanları oluşturun her gün 5 dakika boyunca tek başınalık deneyimleriniz olsun. Sadece nefesinizi gözlemleyin ve bedendeki değişen hisleri takip edin.

Hayal edin; gününüzün 20 dakikasını nasıl bir hayat deneyimlemek istediğinize dair hayal ve düş kurmaya ayırın bunu yaparken renkli boya kalemlerinizi kullanarak resim ya da mandala çizmek beynin sağ yarımküresini aktif hale getirecek böylece yaratıcılığınız gelişecektir.

Olanı olduğu gibi kabul edin. Dış dünyayı, diğer insanları yargılamak, eleştirmek yerine herşeyi olduğu gib kabul etmeyi tercih edin ve sadece kendi benliğinizde dönüşüm gerçekleştirmek için enerjinizi harcayın. Tebessüm edin; sokakta yürürken yüzünüzde tebessüm olsun; her gün en az bir kişi ile  kendi bilgi ve tecrübelerinizi paylaşmayı tercih edin” şeklinde konuştu.