Nil Can 31 yaşında ve dünyanın en riskli işlerinden birini zevkle yapıyor. İşi, köpekbalığı beslemek. Dünyanın en büyük 5’inci akvaryumuna sahip Sea Life’ta akvarist olarak çalışan Can aynı zamanda Türkiye’de bu işi yapan tek kadın
Sualtı canlılarıyla arasında duygusal bir bağ oluşan Nil Can’ın haftada üç kez balık beslemek için daldığı havuzda 15 türden tam 68 köpekbalığı bulunuyor. Çanakkale Üniversitesi 18 Mart Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Nil Can’la bu harika deneyimi birlikte yaşamak için dalış yaptık ve iş hayatını konuştuk.
– Deniz tutkunuz nasıl başladı?
Küçüklüğümden beri deniz ve deniz canlılarını hep sevmişimdir. Su ürünleri mühendisliğini kazandıktan sonra denizin altını daha da merak ettim ve dalışa başladım. Her dalışım sonrasında deniz tutku haline geldi.
ZARAR VEREBİLECEKLERİNİ BİLİYORLAR
– Köpekbalıklarını nasıl besliyorsunuz?
İlk olarak sopayla besliyorduk, sonra onlar bana, ben de onlara alıştım ve ellerimle beslemeye başladım. Elle beslediğim zamanlarda, yemeklerini verdiğimde elimi çekmeden ağızlarını kapatmazlar. Çünkü bana zarar verebileceklerini biliyorlar. Bu sıralar iş güvenliği nedeniyle şirket politikası sıkılaştı ve besleme yine sopayla yapılıyor. Bu şekilde beslenince daha agresif davranıyorlar.
– Yaptığınız iş dünyanın en zor meslekleri arasında gösteriliyor. Zorlukları neler?
Sorumluluğu çok fazla. Dikkat dağılması veya eksik kontrol olamaz, olursa sistem çöker ve su kaliteniz bozulur dolayısıyla da canlıları kaybedersiniz.
KADINLAR DAHA DİKKATLİ VE ÖZVERİLİ
– Mesleğiniz erkeklerin size bakışını etkiliyor mu?
Erkeklerin yaptıkları tüm işleri kadınlar da yapabilir. Kadınların böyle zorlu işlerde kendilerini geri çekmesi bana çok saçma geliyor çünkü erkeklere nazaran daha dikkatli ve özverili çalışıyorlar.
– Hiç korkmuyor musunuz suyun altında?
Suyun altına girdiğinizde dışarısıyla olan tüm bağlantınız kesiliyor, istediğiniz gibi hareket edebiliyorsunuz. Köpekbalıkları ve vatozlarla oyun oynayabiliyorsunuz. Korkum onların yem almaması, hastalanmaları veya sistemde çıkan farklı sorunlar. Deniz canlılarının yaşam koşularını sağlamak karasal canlı türlerine göre çok daha zor.
– Eşiniz ve ailenizin yaptığınız işle ilgili endişeleri ve korkuları olmuyor mu?
Yaptığım işe saygı duyuyorlar ama köpekbalıklarını beslenme konusunda her zaman karşı çıkıyorlar. Oğlum olduktan sonra baskıları daha da arttı ama ne yapayım ki işim bende bağımlılık yaptı.
TÜRKİYE’DE TEKİM
– Bir oğlunuz var. Onu sualtı dünyasıyla buluşturmayı düşünüyor musunuz?
Oğlum Poyraz’ı ne kadar düşünüyorsam tüm canlıları da o kadar düşünüyorum. Aslında ben hamile olduğumu fark etmemiştim, o da benimle birlikte birçok kez karnımdayken besleme dalışına dolaylı olarak katıldı. Oğlum daha bir yaşında ve dalış için çok küçük ama onların bulunduğu tanka çok yakın bir zamanda sokacağım çünkü deniz canlılarıyla ilgilensin istiyorum. Bu onun fiziksel ve ruhsal gelişimini destekleyecek.
– Türkiye’de bu işi yapan çok kadın var mı?
Bildiğim akvaristler var ama besleme kısmında yok. Aslına bakarsanız dünyada bu işi yapanların çoğu erkek, Türkiye’de ise tekim.
– Başınızdan geçen en kötü an hangisiydi?
Kum kaplanı köpekbalığı hastalanmıştı ve sabaha kadar yanında beklemiştim ama sabaha karşı öldü. Doğal yollardan ölmüş olsa bile kollarımın arasında ölmesi beni çok etkiledi.
– Mesleğinizi tercih etmek isteyen kişilere ne söylemek istersiniz?
Denizi ve canlıları sevmeleri gerekiyor.Yorgunluğunuzu sadece canlıların sağlıklı olduğunu görünce üzerinizden atıyorsunuz. Balık deyip geçmemek gerek; bir canlının bakımını üstlenmek büyük sorumluluk.