Motivasyon bireyin hareketlerinin arkasında bulunan psikoloji dilinde güdü adı verilen güçtür. Davranışa enerji sağlayan organizmanın içindeki ve çevredeki güçler olarak tanımlanır.
Ne kadar donanımlı, bilgili, deneyimli olursak olalım bunları eyleme, verimliliğe, yaratmaya dönüştürecek şey motivasyondur. Sahip olduğunuz araç dünyanın en pahalı, havalı, güvenli aracı olabilir; onu harekete geçirecek varılacak hedefe doğru çalıştıracak anahtardır.
Motivasyon sözcüğü daha çok iş yaşamıyla anılır. Yapılan araştırmalarda motivasyonun verimlilik ve bağlılıkla ilişkisinin %90’ların üstünde olduğu kanıtlanmıştır. Ama bu güdü sadece kurumsal hayatta değil herkes için, hayatın her alanında ve anında çok önemlidir. Motive olarak yapılan her şey keyiftir, farkındalıkla yapılır. Bazen de düşük bir hevesle başladığımız bir şeyin bize değer kattığını keşfeder ve sonradan motive oluruz.
Yaşama sevinci yüksek, kendiyle barışık kişilerin motivasyonları da yüksek. Bu onların sosyo-ekonomik durumlarından, içinde bulunduğu fiziksel ve manevi koşullarından bağımsız olarak oluşuyor. Tanımdaki “davranışa enerji sağlayan organizmanın içindeki gücü” doğal olarak barındıran kişiler. Ağır fiziksel engellerine rağmen rekorlar kıran, çok yoksul koşullarda doğup zirveye tırmanan kişiler bu kategoride. Doğal olarak iç motivasyonları yüksek olanlar.
Diğer uçta da tam olarak sağlıklı, yüksek yaşam standartlarına sahip ancak içinden bir şey yapmak istemeyenler var. Aslında bu konu çok derin. Bu alanda çocuk yetiştirmeden tutun da doğru işe doğru adam koymaya kadar yapılabilecek çok şey var. Çünkü herkesin bir yaşama amacı vardır ve bence bu tür davranışları sergileyenlerin büyük bölümü eğer psikiyatrik bir sorunları yoksa, istemedikleri şeyleri yapmayı reddetme lüksüne sahip olan kişilerdir.
İşte ben bunlara şapka çıkartıyorum. “Neye hevesim varsa onu yaparım, bana meli-malı dayatması yapmayın, yolları gösterin ben seçeyim” diyebilenlerin yeni nesilde artış göstermesi bence çok sevindirici bir gelişme. Bu cesur yürekler tanımdaki “davranışa enerji sağlayan çevredeki güçler”in koşullu vericiliğini reddedenler. Sıkı gelenekçi bakışa göre bunlar asi, bulmuş da bunamış tipler olarak tanımlanabilse de bana göre de “her şeyin başı motivasyon” diyebilenler.
Annem hep “bir işi severek yapmıyorsan yapma daha iyi” derdi. En basitinden başlamışım farkında varmadan. Çocukluk, ergenlik arası bir yaştaydım sanırım, ev temizliğine yardım etmemi istedi bir oflamayla atıldım ki “böyle yapacaksan hiç yapma, lazım değilsin” demişti bugün gibi hatırlıyorum. O “lazım değilsin” o kadar içime işledi ki kendimi çok gereksiz hissettim. Ne vardı sanki bir işin ucundan tutsaydım. İlk adımı attım ve severek yapmak için çaba gösterdim. Aslında keyifliymiş. Sonrasında evin en hamaratı ben oldum.
İşte bazen de ilk hareketi motivasyon olmadan da olsa atıp severek yapmak var. Bulunduğumuz koşullar bizi motive etmeyebilir, çevresel koşulların bu anlamda tam olması pek mümkün değildir. Örneğin çalıştığınız şirketten çok memnun olabilirsiniz ama mevcut yöneticiniz sizi tam aksi demotive ediyor olabilir. Bir ev hanımı olarak yemek, alışveriş, ütü, temizlik, … hepsini çok seviyor olmanız beklenemez.
Motivasyon eksikliği deyip geçmemek lazım; tükenmişlik sendromuna, derin depresyona kadar sürükleyebilir. Bu konuda ileri bir yoksunluk hissediyorsanız başka semptomlara yol açmasına izin vermeden yardım almanızı öneririm.
Marifet iç motivasyonu olabildiğince yüksek tutmaktır. Bu sadece sizin davranışlarınız ya da hareketlerinizle ilgili değildir, yaşama sevincinizi yükseltir, bedensel, zihinsel ve duygusal sağlığınıza olumlu yönde etki eder. Harekete geçmenizi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda süreç içerisinde mutlu olmanıza ve yeni şeyler öğrenmenize yardımcı olur.
İç motivasyonunuzu yükseltmek için:
**Kendinize irili ufaklı hedefler belirleyin. Amaç olmadan istekler serseri kurşun gibi ortada dolaşır. Bu, uzun vadeli bir kariyer hedefinden günlük etkinliğe kadar her şey olabilir.
**Enerjinizi aşağı çeken kişi ve ortamlardan mümkün olduğunca uzak durun.
**Başkalarının sizin hakkınızdaki olumlu eleştirilerini çok iyi değerlendirin ama yargılarını içselleştirmeyin.
**Kendinizi suçlamayı bırakın.
**Mükemmel olmaya çalışmayın, hata yapma hakkınız olduğunu kabul edin.
**Kendi kaynaklarınızın farkında olun.
**Sadece “ne istiyorum” değil, “istemediğim şeyler neler” diye de düşünün.
**Takdir en büyük motivasyon kaynağıdır, önce siz kendi kendinizi takdir edin.
**Sahip olduğunuz her şey için her fırsatta şükredin.
**Motivasyonunuz bol olsun