Aşk acısı kalp sağlığını olumsuz etkiliyor

Kalp, aşkı hissettiğinde vücutta keyif ve mutluluk veren endorfin hormonu salgılanıyor ve kalp dahil tüm organlar bundan olumlu etkileniyor. Fakat aksi takdirde ayrılık ya da kalp acısı kanın pıhtılaşmasına, kan basıncında ve kalp hızı kontrolünde değişikliklere yol açıyor.

Düşük sosyo-ekonomik düzey, sosyal destek eksikliği, iş stresi, aile yaşamında depresyon, düşmanlık ve D tipi kişilik; hem kalp-damar hastalığı (KDH) gelişme riskine, hem de mevcut olan KDH’nın klinik seyrinin kötüleşmesinde katkıda bulunur.

Düşük sosyo ekonomik düzeyin kadın ve erkeklerde hem tüm nedenli, hem de KDH’ya bağlı ölüm riskini arttırdığı gösteriyor.

KALP SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLİYOR

İş ve aile yaşamında yüksek psikolojik talepler ve iş gerginliğine bağlı stresin erkeklerde kalp-damar hastalığı gelişimi için bir risk faktörü olduğuna dair kanıtlar mevcut. Kadınlar ile ilgili çalışmalar daha az olmasına karşın, aile yaşamında uzun süreli stres durumunun da bu riski arttırdığı görülüyor. Yaygın anksiyete ve panik ataklar mevcut kalp-damar hastalığı’nın seyrini daha da kötüleştirebilir.

D tipi kişilik yapısı kronik stres altında kalan ve stresle baş etme yöntemlerini bulamayan endişeli, mutsuz, yorgun, isteksiz olan kişileri kapsar. Bu kişiler, hiçbir şey yapmak istemezler. Negatif düşüncelere sahip olan, sosyal ve iş hayatından kopuk tiplerdir. Bu tip kişilerin kalp-damar hastalığı geçirme riskleri normal popülasyona göre 2-3 kat fazladır.

AŞK ACISI KALBİ ACITIYOR

Kişinin çok sevdiği yakınlarından birini kaybetmesi, sevgililerin veya eşlerin ayrılması gibi emosyonel streslere bağlı olarak, çoğunlukla kadınlarda görülen, adrenalin gibi stres hormonlarının artmasına bağlı olarak göğüs ağrısı, nefes darlığı, sıkıntı, fenalık gibi semptomlarla seyredebilir ve kalp krizini taklit edebilir. Ancak bu duygu-durum bozukluğunun çok yoğun yaşanması sonucunda kalp krizi gibi ciddi hastalıklar gerçekleşebilir.

STRESTEN UZAK DURMAK İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER

İş stresinden kaçınmak için planlı hareket edilmeli, yapılması gereken acil işlere öncelik verilmeli ve geri kalan işlerin ise yetiştiği kadarı yapılmalı.

Yapılmaktan hoşlanılmayan aktivitelerde başka alternatifler düşünülmeli.

Spor yapılmalı, beslenmeye dikkat edilmeli, çok fazla kafein ve alkol tüketiminden uzak durulmalı.

Trafikte strese girenler, yola çıkarken trafiğin olduğu fikrine alışmalı. Gün içindeki boş zamanlarımızda ya da bekleme sürelerinde çanta, evrak düzenlemek, evi toparlamak, aramaya fırsat bulamadığımız kişilerle telefonla görüşmek gibi daha önce ertelenen işler yapılabilir.

Karşılıklı ilişkilerde stresten uzak durmak için kişiler birbirlerini dinlemeli. İletişimin, özellikle kaygının ve acının paylaşılmasının insanları rahatlattığı araştırmalarla kanıtlanmış durumda.

Gülmek vücudun doğal mutluluk hapı olan endorfin salgılanmasına neden olur. Yani mutluyken güldüğünüz gibi , güldüğünüzde de mutlu olursunuz. Gülmek tedavi eder.

Stresin yüksek tansiyon, baş ağrısı gibi hastalıkları tetiklediği bilindiği gibi, gülmenin de sinirleri gevşettiği, kan dolaşımını kolaylaştırdığı da bilimsel olarak ortaya konuldu. Araştırmalar, müzik dinlememizi öneriyor çünkü müzik, kortizol salgısını yavaşlatarak stres hormonlarının düzeyini düşürüyor.

 

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir