Paris Haute Couture Moda Haftası’nda ilk günün dikkat çekenleri, haberimizde.
24 Ocak Pazar akşamı Paris’te Atelier Versace defilesiyle, İlkbahar/Yaz’16 Haute Couture moda haftası başladı. Couture dendiğinde akla gelen, hayal gücünün sınırlarını zorlayan tasarımcıların yeni koleksiyonları için neler yaptıkları merakla bekleniyordu.
Paris’e gidemediyseniz, üzülmeyin! Neler olup bittiğini detaylarıyla sayfalarımızda bulacaksınız.
Paris Haute Couture Moda Haftası’na, ilk günün raporuyla başlıyoruz:
Donatella Versace İlkbahar/Yaz 2016 Couture koleksiyonunda özüne dönmüş. Özüne dönmüş diyoruz, çünkü bir önceki couture koleksiyonunda farklı ve masalsı ‘look’larla karşımıza çıkmıştı. Son derece modern formlarla tasarımları, bir o kadar canlı ve cesur renklerle buluşturmuştu. Bunların dışında yeni koleksiyonuyla Versace bizleri transparanların üzerini okşayan veya bolca tercih ettiği ‘cut-out’ penceleri birleştiren ip detaylarıyla tanıştırdı. Modellerin doğal, hafif dalgalı saçları tamamlayan Pat McGrath makyajı ve işte karşınızda modern ve seksi Versace kadını!
Atelier Versace’nin 2016 İlkbahar/Yaz koleksiyonundaki bir diğer yenilikse desen olarak onlarca renkle birlikte kullanılan, ya da elbiselerdeki pencerelerde kendilerini gösteren minimal geometrik detaylardı. Modellerin görünümlerini elbiselerdeki bağcıklar ve renklerin tercih edildiği spora kaçan, modern ayakkabılar ve boyunlarda klasiğe göz kırpan mücevherler tamamladı. Rita Ora en ön sıradan tasarımcı dostuna destek oldu.
Moda haftasının ikinci günü Elsa Schiaparelli’nin 2016 İlkbahar/Yaz Couture koleksiyonuyla başladı. Kate Bosworth, Maria Grazia Chiuri ve Carla Bruni, ön sıradaki tanıdık simalardandı. Schiaparelli’nin sonbahar couture koleksiyonuyla bu koleksiyonun saçları benzerlik gösteriyordu. ‘Çay saati elbisesi’ kavramına yeni bir soluk getiren Schiaparelli’nin tasarımları’nda tabaklar, bardaklar, meyveler ve sebzeler baskı veya işleme versiyonlarıyla karşımıza çıktı. Sevimli porselen tabaklarının olduğu dekor ve porselen renklerindeki drapeli şifon elbiseler uyum içindeydi. Sıra dışı detayların stil yaratma konusunda ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteren tasarımcının tercih ettiği oldukça kabarık saçlar ve boyalı kaşlar, modellere adeta Alice Harikalar Dünyası’ndan fırlamışlar gibi neşeli bir hava katmıştı. Markanın kreatif tasarımcısı Bertrand Guyon, Schiaparelli için yapmış olduğu bu ikinci koleksiyonla yine büyük alkış aldı.
Dünya moda sektöründe Türkiye’nin gururları Ayşe ve Ece Ege’nin markaları Dice Kayek yeni Couture koleksiyonlarıyla yine göz doldurdu. Başka hiçbir şey olmadan, açık bırakılmış saçlara palyaçoların göz makyajını andıran hüzünlü, akmış gibi görünen göz makyajları ve balon formlu kabarık kollar modellere dramatik bir görünüm kazandırdı. Ayrıca Dice Kayek’in ilk Couture koleksiyonunda da gördüğümüz, ikilinin çok sevdiği üniforma gibi görünen yaka ve gömlek detaylarıyla bele oturan, aşağı doğru kalıplı bir şekilde genişleyerek mimarlığa da göz kırpan ceketlerle modeller oyuncak bebekleri andırıyordu. Bunların dışında, defile sırasında moda bilirkişisi Lisa Armstrong Ayşe ve Ece Ege kardeşlerin büyük bir moda evinde tasarımcı olarak çalışmaya başlamalarının olası olduğu yorumunu yaptı. Belki de Couture Haftası’ndan sonra yeni bir haber alabiliriz, kim bilir?
Dün Musée Rodin’de gerçekleştirilen Dior defilesi merakla beklenenlerin başındaydı, zira markanın kreatif direktörü Raf Simons’ın ayrılışından sonra aynalarla dolu gösterişli bir dekorla Dior, yeni Couture koleksiyonunu tanıttı. Raf’in ardından bu Haute Couture koleksiyonunu yaratanlarsa Dior’da yetişen Serge Ruffieux ve Louis Vuitton’dan Lucie Meier’di. Simons Dior’a geldiğinde klasik Dior kadınına modern bir dokunuş katmıştı. Dünkü Couture defilesinde de görüldü ki İsviçre’li tasarımcılar, Dior için Simons’un modern kadınlarından vazgeçmek niyetinde değil. Markanın mirası niteliğindeki Bar ceket ve mantolar modern yakalar ve detaylarla yeniden karşımızdaydı. Raf Simons’un olduğu zamanlarda ön sıralarda arz ı endam eden dünya starlarının hiçbirinin bu defileye katılmaması dikkat çekti. Pırıltılarla desteklenen çiçekli işlemelerin yanında lacivert, siyah ve beyaz renkleri koleksiyonda öne çıkanlardandı. Dior’un kadının en çekici yerlerinden biri olarak gördüğü omuzlarda yine birbirinden zarif detaylar göze çarptı. Geriye doğru özensizce toplanıp, bir tel tokayla tutturulan saçlarla; ya kırmızı matte bir ruj, ya da sadece siyah eyeliner’ı olan modellerin güzellik detayları parçaların klasikliğini vurgulamakta çok başarılıydı. Bunların dışında modern zamanlara göz kırpan klasik Dior kadınının görünümüyle ters köşe yapan, tek kulağa takılan gösterişli küpeler koleksiyonun öne çıkanlarındandı. Modellerin ‘look’larını tamamlayan ayakkabılardaysa bilekten eşarplı modeller bahardan itibaren ayaklarda görülmeye başlayacak gibi.
Tamara Ralph ve Michael Russo’nun kurduğu Ralph&Russo’nun çiçeklerle bezeli, masal gibi görünen podyum dekoru, Couture koleksiyonunun yansıttığı feminen duruşla ahenk içindeydi. Maskülene göz kırpan, vatkalı ve siyah elbiselerin yanında podyumda ağır basan, danteller ve pırıltılarla bezenen pastel renklerdeki romantik parçalardı. Bele oturan, devamında kalıplı bir şekilde genişleyen ceket belleri ve kabarık ancak, önü kısa arkası uzun devam eden elbiselerle tasarımcılar 40’lı yılların ikonlarına göz kırpıyordu. Modellerin makyajlarında sadece siyah eyeliner ve çok hafif pembe ruj kullanılması podyumun dekoru ve parçalarla uyum sağladı. Bunların dışında yakalarla etek uçları arasında gidip gelen çiçekler, pırıltılı veya sade dantel detayları, fırfırlar ve pelerinli elbiseler koleksiyonda öne çıkanlar arasındaydı. Tasarımcılar son olarak, izleyenleri şaşırttı ve defilenin finalinde Isabeli Fontana’nın giydiği romantik gelinlerini sundu. Ralph&Russo’nun podyumdaki en beğenilen detaylardan biri olan yaprak detaylı, pastel renkteki topuklularla bahardan itibaren sıkça karşılaşacağımızı düşünüyoruz.
Kalın, çiçek desenli halının bir İtalyan bahçesi havasını yarattığı, tavandaki aynalarınsa romantik bir bulut görünümü kattığı dekoruyla Giambatista Valli 2016 İlkbahar/Yaz Haute Couture koleksiyonunu moda tutkunlarıyla buluşturdu. Valli’nin imzası haline gelen (Rihanna’nın pembe Grammy elbisesinden hatırlayabileceğiniz gibi) kat kat, kabarık organza etek ve elbiseleri yine podyumdaki yerlerini almıştı. Tasarımcının çok sevdiği çiçek detayları bu kez farklı kumaşlarda işlemeler veya transparan üzerine baskı şekliyle karşımıza çıktı. Bunların yanı sıra koleksiyon siyah, tüllü şapkalar ve vatkalı omuzlarla sert bir hava yaratılmasıyla 60’lara göz kırpan elbiseler de gözümüzden kaçmadı. Her koleksiyonunu hazırlarken bir kadından ilham alan Valli, bu koleksiyon için iki zıt kutup gibi görünen Coco Chanel ve Janis Joplin’i seçmiş. Bu seçimin izlerini de masalsı Valli görünümlerini yansıtan çiçek ve tülle bezeli romantik ‘look’ların dışında; oldukça romantik elbiselerin belindeki siyah, aluminyum kalın kemerlerde ve kat kat organzaların altındaki siyah kumaş pantolonlarda görebiliyoruz.
Kurdelaların ustası Alexis Mabille’in yeni Couture koleksiyonu maskülene kaçan yaka detayları ve omuzları açıkta bırakan ve yere kadar uzanan klasik elbiselerde de ufak detaylar olarak da olsa fiyonklara yer verdi. Sıfır aksesuarla ve oldukça sade bir makyajla podyuma çıkan modellerin saçlarındaki bir tarafın yapıştırıldığı ve üzerine parlak taşların yerleştirildiği detaylar aksesuar görevi gördü. Feminen ve zarif duruşuna bir doz da maskülenlik kattığı yeni Couture koleksiyonuyla Alexis Mabille danteller, yerlere kadar uzanıp, fiyonklarla zarifleşen şeffaf ve romantik elbiselerinin yanında omuzları açıkta bırakan, oldukça modern kol detaylı elbiseleriyle de şaşırttı.