Obezite, ortalama yaşam ömrü uzadıkça yaşam kalitesini düşüren, sağlık harcamalarını artıran, insanların üretim kapasitelerini azaltan, kişisel ve toplumsal refahı, toplumların yaşam konforunu olumsuz etkileyen, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü fazla kilolu olmayı ve obeziteyi, vücutta genel sağlığı bozacak derecede anormal veya gereğinden fazla yağ depolanması olarak tanımlıyor. Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Oğuzhan Karatepe, obezite cerrahisi ve ameliyat sonrası yaşam hakkında bilgi verdi.
BİR DÜNYA SORUNU…
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyadaki obez sayısı 1980-2008 arasında ikiye katlanmıştır. 2008 rakamlarında ise 20 yaş ve üzeri fazla kilolu insan sayısının 1.4 milyar olduğu, bunların 200 milyonunu erkeklerin ve 300 milyonunu da kadınların oluşturduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre 2012 yılı verileri değerlendirildiğinde, 5 yaş altı 40 milyon çocuğun fazla kilolu veya obez olduğu saptanmıştır. 2015 verilerine göre, vücut kitle indeksi 25’in üstünde olanlar kilolu, 30’un üstünde olanlar obez yani aşırı kilolu kabul edilmektedir. Dünyada; 15 yaş üstü yaklaşık 2.3 milyar erişkin kilolu, 700 milyon kişi ise obezite sorunu ile karşı karşıyadır.
ÖNCE KİLO VERMEYE ÇALIŞILMALI
İlk tedavi basamağı cerrahi mi?
Obezitenin öncelikli tedavisi cerrahi değildir. Hastaların diğer kilo verme yöntemlerinden diyet, egzersiz, davranış terapileri ve ilaçlara rağmen kilo verememesi durumunda son seçenek olarak düşünülmelidir. Aşırı kilo sorunu yaşayan hastalar buna ek olarak; Tip 2 diyabet, metabolik sendrom, hiperlipidemi, hipertansiyon gibi önemli sağlık problemleri de yaşıyorsa cerrahi ile ideal kiloya kavuşması sağlanmalıdır.
Obezite cerrahisi için kimler aday olabilir?
Obezitenin tedavisinde kalıcı kilo kontrolü sağlayan, aşırı kilonun neden olduğu; şeker hastalığı, uyku problemleri, kolesterol bozuklukları, karaciğer yağlanması ve kalp- damar hastalıkları gibi sorunların ortadan kaldırılması için en etkili tedavi cerrahidir.
Obezite ameliyatları hangi durumlarda gerçekleştirilir ve ameliyat için kimler adaydır?
Vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olanlar,
Vücut kitle endeksi 35’in üzerinde olup, aşırı kilonun yol açtığı kronik hastalıkları, özellikle de Tip 2 diyabet hastalığı bulunanlar,
Yıllar içinde diyetle obezite tedavisinde başarısızlık,
Uzun süre takip edilmiş ve obezite cerrahisi için uygun kabul edilen hastalar,
Ameliyat risklerinin hasta için kabul edilebilir olması.
Amerikan Bariatrik ve Metabolik Cerrahi Birliği hasta seçiminde hangi kriterleri öneriyor?
Beden kitle indeksi 40’ın üzerinde olanlar. lBeden kitle indeksi 35’in üzerinde olanlar ve buna eşlik eden yüksek tansiyon, Tip 2 diyabet, uyku apne sendromu hastalığı bulunanlar. l18 yaşından büyük ve 65 yaş sınır olan hastalar.
En az 3 yıldır obezite sorununun var olması.
Hormonal hastalıkların bulunmaması.
Alkol ve ilaç bağımlılığının olmaması.
Hastanın uygulanacak yöntemi anlaması ve ameliyattan sonra uyum sağlayabilecek durumda olması.
Kabul edilebilir girişim riski olması.
Obezite cerrahisinde hangi hastaya hangi teknik uygulanmalı?
Hangi ameliyatın hangi hastaya uygulanmasının optimal sonuç vereceği, ancak hekim hasta görüşmesinden ve tıbbi verilerin değerlendirilmesinden sonra karar verilecek bir durumdur. Günümüzde bu ameliyatlar minimal invazif yani laparoskopik yöntemle başarıyla uygulanabilmektedir. Bu şekilde iyileşme süreci kısalmakta, daha az ağrı duyulmakta risk ve komplikasyon olasılığı azaltılabilmektedir.
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİNİN İLK AŞAMASI
Ameliyat sonrası hasta nasıl takip ediliyor?
Hastalar ameliyat sonrası erken dönemde aktiviteye başlamakta ve üçüncü günde ise hastaneden taburcu edilmektedir. Ameliyat sonrası beş hafta obezite cerrahı ve diyetisyen eşliğinde sıkı takibe devam edilmektedir. Beşinci haftada normal katı gıdaya geçişin ardından takipler iki ayda bir devam etmektedir.
Obezite cerrahisi sonrası hastaları nasıl bir yaşam bekliyor?
Obezite cerrahisi, yaşam tarzı değişikliğinin ilk aşamasıdır. Ancak bu tarz değişikliğine yardımcıdır ve tek başına da etkili değildir. Bu cerrahi bir yağ alma ya da hemen zayıflama yöntemi olarak da değerlendirilmemelidir. Cerrahi sonunda hastanın iradesine yardımcı olur. Yani yeni dönemde hastaya çok önemli görevler düşmektedir. En önemlisi, beslenme alışkanlığının tekrar düzenlenmesidir. Bunun için diyetisyen ve psikolog yardımı ile kısa bir eğitim gereklidir. Daha sonra hastanın hareket ve aktivitesinin düzenlenmesi ile kalıcı kilo kontrolüne yönelik çeşitli eğitimler verilir. Hastaların ameliyat sonrası diyetin yanı sıra spor ve düzenli fiziksel aktiviteyi de yaşamlarına sokmaları çok önemlidir.
ROBOT OBEZİTEYE DE EL ATTI
Robotik cerrahi obezite ameliyatlarında nasıl uygulanıyor?
Son yıllarda gelişen teknolojik imkanlara paralel olarak artık obezite cerrahisi minimal invaziv olarak yapılabilmektedir. Minimal invaziv, cerrahi robotun obezite ameliyatlarında kullanılmasıdır. Cerrahi robot ile daha iyi görüş sağlanmakta ve daha az komplikasyonla bu ameliyatlar yapılabilmektedir. Robotun sağladığı görüş alanı daha geniş olduğu için cerrah daha konforlu bir şekilde bu ameliyatları yapmaktadır. Ayrıca cerrahın ulaşamadığı ve laparoskopik yöntemle daha zorlandığı işlemler robot vasıtasıyla çok pratik yapılabilmektedir. Cerrahi robot, obezite cerrahisinde keskin görüş sağlar. İşlem sonrası komplikasyonlar robotun keskin görüşü ile azalır. Ayrıca gastrik by-pass ameliyatlarında anastomozların robot ile yapılması daha pratik ve daha hızlı olmaktadır.